Yiğit Tuncay: İki ay önce yaptığımız söyleşide sürekli bir şeyden bahsettin, bir vurgu yaptın; “Karşı Ayaklanma Doktrini”. Bu güvenlik doktrini olarak globalizmin ortaya attığı yeni bir şey. Bunu bize biraz daha açabilir misin?
Suat Parlar: Buna kendileri “karşı ayaklanma doktrini” diyorlar. Emperyalistlerin askeri kavramlaştırması açısından bunun adı; “karşı ayaklanma doktrini”. Fakat bu meseleyi alabildiğine yumuşatan ve ideolojik meşruiyet kazandıran bir değerlendirme. Biz bunun adına “karşı devrim doktrini” de diyebiliriz. Çünkü asıl olan “isyanların bastırılması”.
Gladio Cumhuriyetler Birliği
1965’ten itibaren Türkiye isyan bastırma harekâtlarının hemen hemen her boyutuyla uygulandığı bir ülke. 80’lerin ikinci yarısından itibaren bir bölge esası üzerinden, “kirli savaş” diyelim veya dönemin genelkurmay başkanının anlamlandırmasıyla “düşük yoğunluklu çatışma” diyelim, bir gayrı-nizami harp yürütüldü. Aslında “karşı ayaklanmacı” ideoloji demek istiyorum. Çünkü doktrin de olmanın ötesinde. Söz konusu olan büyük aygıtın adına “karşı ayaklanma” doktrininden beslenen “baskı aygıtı” da diyebiliriz. Ya da “kontrgerilla” diyebiliriz. Türkiye’de çok kullanıldığı için söylüyorum; “Gladio şebekeleri” de diyebiliriz. Veya benim tabirimle “Gladio Cumhuriyetler Birliği” de diyebiliriz…
NATO’nun Sürekliliği İnsanlığın İflasıdır
Bu yapı son derece sistematik bir tarzda hayatın her alanına baskı uygulayan ve bunu da bir tahakküm hukuku çerçevesi içerisinde uygulayan; senin tabirinle “küresel” ölçeklerde iş gören enternasyonal bir örgütlenme, bir ideolojik aygıtlar, kurumlar bileşkesidir. Bu yapıyla ilgili öncelikle şunu söylemek gerekiyor; süreklilik. Ana esaslarını sadece “Gladio şebekesi”nden çıkarmak doğru değildir. Gladio, NATO içerisinde yuvalanmıştır. NATO’nun mekanizmaları içerisinde yuvalanmıştır. NATO’nun tüm olanaklarını kullanmıştır. Soğuk savaş döneminde bırakınız komünistleri, sol rengi taşıyan her hareketi, her kişiyi, her kurumu düşman belirlemiş, bunlara savaş ilan etmiş ve savaşta uygulanan kuralları da uygulayarak bunların bir bölümünü de satın almış politik, ideolojik bir aygıttır.
Kapitalist Şiddetin Sürekli Aygıtı: Gladio
Bu yapı 90’lardan itibaren dönüşüm geçirdi. 1993 yılı, “Gladio”nun NATO çerçevesi içerisinde “müşterek komite” adı altında son toplantısını yaptığı bir tarihtir. Bu tarih bir sonu işaret etmiyor. Bir dönüşümü işaret ediyor. Bu aynı zamanda NATO’nun da dönüşümüyle bağlantılıdır. Çünkü NATO, global ölçekte sorumluluk alanını genişletmesi gereken ve global ölçekte tehditleri karşılaması gereken bir örgütlenme olarak kendini ilan etti.
Burada bir süreklilik görüyoruz. Gladio dağılmadı. Gladio varlığını devam ettiriyor. Sadece tehdit algılamalarında değişikliğe gidildi. Bu değişiklik hepimizi kapsar hale getirildi. Büyük birader bizi gözetliyor. Artık gelinen noktada hakkını arayan, emeğinin peşine düşen, esnek iş gücünün çalışma koşullarını reddeden her insan, onların tabiriyle “küresel isyancı”dır. Bastırılması gereken isyanın bir parçasıdır.
Kapitalist Krizin Askeri – Politik Amentüsü: “Karşı Ayaklanma Doktrini”
Global kapitalizmin tahakküm hukukunu uygulayan ve yeri geldiğinde cinayetle, toplu kıyımla, psikolojik savaşla uygulayan bir aygıtlar bileşkesinden bahsediyoruz. Bu bir enternasyonal yapıdır. Kolektif emperyalizmin tüm güçler bileşkesinin harmanlandığı bir yapıdır. Bunun adının şu veya bu olması çok önemli değildir. Ama onların adlandırması üzerinden gidelim ve “karşı ayaklanma doktrini” diyelim.
“İsyan Bastırma Müttefik Savunma” Yayını
“İsyan Bastırma Müttefik Savunma” yayını diye, “30 Ocak 2008” tarihli bir yayın var:
İngiltere Kara Kuvvetleri
İsyan Bastırma Komutan Rehberi
Kara Harp Merkezi
Warminster
DO-JC-DGTS1005
Dağıtımı Yapan Makam: Tümgeneral J. Cooper DSOMBE
Eğitim Destek Genel Müdürlüğü
Bu yayın İngiliz Genelkurmay Başkanlığı’nın genel talimatı doğrultusunda yayınlanmıştır.
Dikkatinizi çekerim, “İsyan Bastırma Müttefik Savunma” yayını. Amerika Birleşik Devletleri’nin, yani “kolektif emperyalizm”in, global ölçekte “dünya polisi” rolünü oynayan gücün bir alt basamağında yer alan ve ona emperyal belleğini devreden siyasi komiserin “isyanları bastırma yayını”ndan söz ediyoruz.
Emperyalist Savaş Özelleştirmenin Özüdür
Dünyanın en büyük özelleştirme harekâtı -ki özelleştirme bir savaştır- Irak’ta yürütülüyor. Irak dünyanın en büyük özelleştirmesidir. Sömürge valisi Bremmer’ın, Irak’a girdiği andan itibaren ilan ettiği dört emire bakarsanız eğer, bu özelleştirmenin nasıl yapıldığını görürsünüz.
Burada önemli olan bir nokta var. Niye Irak ve Afganistan? Bakın, emperyalizm daha sonra kendi merkezlerinde uygulayacağı ekonomik, politik, askeri, stratejik, sınıfsal bir takım önemli siyasetleri önce çevre ülkelerde bir laboratuvar şeklinde uygular. Örneğin, Reagan ve Teacher’ın neo – muhafazakarlığının temelinde Şili uygulaması vardır. Neo-liberal devlet aygıtının kuruluşu için tarih verilecekse eğer, 1973 yılındaki Şili’yi vereceğiz.“Milli Güvenlik Devleti”ni Kuranlar Yıkıyor
Hiç kimse bana Türkiye’de “karşı ayaklanma doktrini” şu anda uygulanmıyor diyemez. Türkiye’de devlet dönüşümünün gerçekleşme sürecinde, kapitalist iktidar restore edilirken, o restorasyona uygun bir tarzla lastikleri patlamış olan Gladio tarihin çöplüğüne nakledilirken, diri kalmış unsurlar gerilere çekiliyor. Cephe gerisine çekiliyor ve yeni işlevlerle donatılıyor. Bu görevleri yerine getirmeyen silahlı bürokrasinin kendisi de dahil olmak üzere, milli güvenlik devletinden arta kalan her ne var ise ortadan kaldırılıyor ve bu işgalsiz gerçekleştiriliyor.
Yani burada yoğunluğu azaltılmış bir Iraklaşma, yoğunluğu azaltılmış bir Afganistanlaşma yaşıyoruz. Ama işleri neden kolay? Çünkü müslümanlar iktidarda. Dolayısıyla, bu işi çok kapalı bir tarz içerisinde götürmek mümkün oluyor. “Karşı ayaklanma doktrini” politik ve ideolojik bir savaştır. Politik ve ideolojik bir savaş olduğu için de, sadece kendini kirli savaşlarla, katliamlarla, küçük veya büyük soykırımlarla göstermez. Bunun dışında kapitalizmin politik, stratejik, askeri çıkarları doğrultusundaki düzenlemelerde de araç olarak kullanılır. Gladio veya kontrgerilla milli bir ordu değildir. Bu yapı gayrı-millidir. Bunu net olarak aklımızda tutmamız gerekiyor.
25. 03. 2010 tarihindeki “Neo Gladio” adlı söyleşimizden alıntıdır.