Kafkasya’da Bir Bolşevik: Neriman Nerimanov – Cüneyt Akalın

Kafkasya’nın Lenin’i mi? Neriman Nerimanov - Cüneyt Akalın


Çağdaş Türk tarihinin en önemli simalarından Neriman Nerimanov, şu garipliğe bakın ki, Türk dünyasının en az tanınan simalarındandır. Adını duymuş olanlar da, kendisini doğru-dürüst tanımış mıdır acaba?

1. Dünya Savaşı’nın ve Sovyet Devrimi’nin hemen ardından gelen 1920’li yıllar, çağdaş Türk toplumunun şekillendiği yıllardır. Türkiye Cumhuriyeti, Azerbaycan Cumhuriyeti, giderek Sovyet Federatif Cumhuriyeti çatısı altına giren ve orada örgütlenen Türkiler… Azerbaycan Cumhuriyeti bu süreçte kilit rol oynadı. Bu kilidi elinde tutan kişi, Azerbaycan Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti’nin kurucusu Dr. Neriman Nerimanov’dur.

Nerimanov, Anadolu ile Orta Asya coğrafyası arasındaki temasları yürütmekle kalmadı; Kafkasya’nın çeperinde yeralan üç büyük ülke yani Rusya-İran-Türkiye arasında bağlar kurdu ve dostluk yollarının taşlarını döşedi. Dahası, Savaş yıllarında büyük acıların yaşandığı Türk-Ermeni ilişkilerini, başına geçtiği Güney Kafkasya Cumhuriyeti’nin çatısı altında, görece sakin bir ortama yönelterek yaraları olabildiğince sardı.

Ve nihayet Mustafa Kemal ile Lenin arasında dolaysız bağların kurulmasına aracılık ederek, Türk ve Sovyet Devrimlerinin dayanışmasının-yardımlaşmasının ortamını yarattı.

Kimi Sovyet kaynaklarında “Kafkasya’nın Lenin’i’’ diye anılan, mücadelesiyle Kafkasya’nın yeniden yapılandırılmasında büyük sorumluluk üstlenen Nerimanov, ne yazık ki yeterince tanınmıyor, hatta yanlış tanınıyor.

Nerimanov iki yanlı çarpıtmaların kurbanı oldu. Kimi komünistler onu milliyetçilikle suçladılar, milliyetçiler ise onun şahsında Moskova yanlısı bir Bolşevik gördüler. Nerimanov’un hem Azerbaycan Cumhuriyeti’nin kuruluşunda hem de Türk-Azeri Dostluk Köprüsü’nün inşasında oynadığı yaşamsal rol iki tarafın tarihçilerinin çoğu tarafından görmezden gelindi. Kimi Sovyet kaynakları, onu salt bir yazar, bir aydın olarak tanıttılar; oynadığı özgün rolü görmezden geldiler.

1925’de genç yaşta ölümü, sonraki yıllarda “Sovyet” ya da diğer bir ifadeyle “Stalin” tertibi olarak sunuldu. Bu anlatım, Azeri Musavatçıların da, anti-Sovyet liberallerin de işine geldi. Kafkasya’nın büyük evladının mirası uçuruma atıldı, tarihin derinliklerine gömülmek istendi.

Bakü’deki Nerimanov Anıtı: Azeri milliyetçileri büyük ölçüde Müsavat geleneğine bağlıdır; Resulzade’yi rehber kabul ederler. M. Emin Resulzade’nin Azerbaycan’dan ayrıldıktan sonra Türkiye’de yaşaması, Ankara’ya gömülmesi bu duygusal yakınlıkta kuşkusuz rol oynamıştır. Ancak Nerimanov-karşıtı bakış açısı başka öryargılarla lekelidir.

Dikkat çekicidir: Nerimanov günümüzde Azerbaycan’da saygınlığını koruyor. Azeri tarihçileri Nerimanov konusunda çok dikkatli, ölçülüdür. Ders kitapları Nerimanov’u ülkenin kurucusu olarak anarlar. Azeri devletinin önderi Haydar Aliev’in Nerimanov’u yüceltici sözlerine Bakü’de her yerde rastlanır.

2008 sonunda Bakü’ye gittiğim zaman, kentin göbeğinde dev Nerimanov heykeli ile karşılaşınca şaşırıp kaldım. “Bu ne” diye sordum, gayri ihtiyari. Orada burada Lenin’in, Stalin’in heykellerini yıkanlar, Nerimanov’un heykeline niye dokunmamışlardı? Yanıt çarpıcıydı:

“Azerbaycan Cumhuriyeti’ni o kurdu”.

Rusya’nın Lenin’e gösterdiği saygıya benzer bir davranış…

Kafkasya’nın seçkin evladı

Nerimanov 2 Nisan 1870’de Tiflis’deki Müslüman mahallesinde, küçük mütevazi bir evde doğdu. Babası Kerbela’lı Neriman Necef, annesi Halime hanımdır. Neriman dokuz çocuklu bir ailenin en küçüğüydü. Ticaret yapan baba aslen Urmiye’liydi. Nerimanov doğduğunda aile sıkıntı içindeydi.

O yıllarda Güney Kafkasya tümüyle Rusya Çarlığının işgali altındaydı.

Bölge etnik bakımdan çeşitli halkların yaşadığı, etnik gerginliklerin yaşandığı bir bölgeydi. Gürcülerle geçmişten beri etnik sürtüşmeleri bulunan, 1870’lerden itibaren bölgedeki Müslümanlarla (Türkler, Kürtler) çatışma içine giren Ermeniler, Kafkasya’da Rusya’ ya en yakın duran etnik gurup konumundaydılar.

Nerimanov’un çocukluğu

Kafkasya’da yaşayan Türk toplumunun eğitim seviyesi, 19. yüzyılda çok düşüktü. Eğitim görmüş insan sayısı parmakla gösterilecek kadar azdı. Türkler çocuklarını daha çok din eğitimi veren medreselere yolluyorlardı. Nerimanov çocukluk yıllarını şöyle anlatıyor:

“Sokaklarda oynuyorduk. Yalın ayak, üstte başta bir şey yoktu. Genellikle oynadığımız çocuklar gayrimüslimlerin çocuklarıydı. Akşama doğru babam gelir biz de eve girerdik. Yemeğimizi yere serili bir sofra bezinin üzerinde yerde yerdik. Babam her yemekten sonra dua eder, biz de ellerimizi kaldırarak amin derdik.”

Tiflis

19. yüzyılın sonlarına kadar Hazar kıyısındaki küçük bir kasaba görünümündeki Bakü Limanı, petrolün bulunmasıyla birdenbire ekonomik çekim merkezi haline geldi. Bölgenin o zamana kadar kültür merkezi sayılan Tiflis, geriledi. Neriman annesinin karşı çıkışına rağmen babasının yazdırdığı Tiflis Müslüman Din Okulu’nda 6 yıl okudu, ileri düzeyde Farsça ve Arapça öğrendi. Medresenin ardından, Güney Kafkasya Öğretmen Okulu’na girdi. Buradaki eğitim, hayatını değiştirdi. Molla olmak yerine laik eğitim temelinde önce öğretmenliğe ardından edebiyata, siyasete yöneldi. Azeri klasiklerini, Rus ve dünya klasiklerini okudu. Yazmaya bu sıralarda başladı. Babasının ölümü üzerine ailenin yükü omuzlarına binince ertelediği düşünü bir süre sonra hayata geçirdi. Tıp öğrenimi için Odesa’ya gitti.

1905 Devrimi ve Nerimanov

1904 sonlarında Rusya’da “anayasal monarşi” talepleri yükseldi. Aralık 1904’de Saint-Petersburg’da çakan grev kıvılcımı başka işyerlerine sıçradı. 9 Ocak 1905’de Kışlık Saray’a doğru yürüyen binlerce insanın üzerine Çar Nikola’nın emriyle ateş açıldı. Yüzlerce insan çatışmalarda yaşamını yitirdi.

Petrograd’ın yanısıra Bakü’de, Odesa’da, Kiev’de, Harkov’da ve öteki sanayi kentlerde işçiler, köylüler ve öteki demokrat unsurlar gösterilere başladılar. Grevler ülkenin dört bir yanına yayıldı. Nerimanov’un da aralarında yeraldığı üniversiteliler mitinglere katıldılar. Nerimanov bu sırada Rus Sosyal-Demokrat İşçi Partisi (B) nin tüzüğünü Türk diline çevirdi.

Kafkasya’da bir ilk: Hümmet

1900’lerin başında Rusya’da 15 milyon müslümanın yaşadığı tahmin ediliyor. (1)

1905 Devrimi sonrası doğan liberal ortamdan yararlanan Azeri buruvazisi anayasal müslüman bir parti kurdu. Haşim Vezirov, Ahmet Ağaoğlu, Ali Merdan Topçubaşı, ( Hayat dergisi çevresi) yerel özerklik talep ediyorlar, Rusya’dan göçün (Rus göçünün) durdurulmasını istiyorlardı.

Hümmet, Bakü Lenkoran, Tiflis, Don Havzası, Harkov vb. gibi kentlerde örgütlenmeye başladı. Çar baskısından kaçan Kafkasyalılar, Anayasa rüzgârlarının estiği İran’a sığınıyorlardı.

Aslında 1905 Devrimi öncesinde Azeriler, gelişmelere henüz ayak uyduramamış durumdaydılar. Petrol zenginliklerinden Ermenilere ve öteki guruplara göre (Gürcüler, Tatarlar) daha az pay alıyorlardı. Azeriler daha çok öteki Müslüman halklarla birarada yaşayıp gidiyorlardı.

Azeri seçkinleri Rus kültürüne mesafeli duruyorlardı. 1905 Devriminde Çarın yayınladığı bildirge yurttaşlara kimi liberal haklar tanıyınca, Azeri burjuva unsurlar ve aydınlar, bu haklardan yararlanarak Müslüman bir parti kurmanın arayışı içine girdiler. Haşim Vezirov, Ahmet Ağaoğlu, Ali Merdan bey Topçubaşı yayınladıkları Hayat dergisinde Rusya’dan göçün durmasını istiyor, yerel özerklik taleplerini dile getiriyorlardı. Dönemin Sosyalist düşüncelerinden etkilenen Abbas Kerimzade, Efendiyev, HK Hacinsky ve ME Resulzade gibi aydınlar Rus Sosyal-Demokrat İşçi Partisi’nin Bakü Örgütü’ne katıldılar. Fakat bir yıl sonra bu örgütten ayrılarak Sosyal-demokrat Müslüman Parti’yi yani Hümmet’i kurmak üzere harekete geçtiler.

Nerimanov 1905 Nisanında Odesa’dan Bakü’ye geldi. Hükümet her türlü gösteriyi yasaklamıştı, ancak halk hareketi gelişiyordu.

Nerimanov ve Meşhedi Azizbekov, Hümmet Partisi’ne katıldıktan sonra, halka okuma-yazma öğretme gibi toplumsal-eğitsel çalışmalara, grev ve hükümet karşıtı gösteriler örgütlemeye giriştiler. (2)

Bakü’deki Müslüman Öğretmenler 1. Kurultayı’nda (15 Mayıs 1905) Nerimanov öğretmenleri devrimci mücadele içinde yeralmaya çağırdı. Öğretmenleri “Azeri dilinin mecburi ders olarak yeni programa alınması ve öğretmenlerin hukukunun korunması” hakkında karar almaya zorladı.

Hükümetle arayı bozmak istemeyen liberal aydınlar bu yöndeki taleplere kulak tıkıyorlardı. Kurultay Nerimanov’un arkasında durdu.

Hümmet, müslüman kitleleri aydınlatmaya yöneldi; hükümet karşıtı grevlere katıldı ama İslam karşıtı tutum almamaya özen gösterdi.

Çar’ın baskısı 1907’de Kafkasyalı devrimcilerin üzerine çöktü. Nerimanov, Efendiyev ve diğerleri tutuklandı. Müslümanların önderlerinden Mehmet Emin Resulzade İran’a sığındı, oradan Türkiye’ye geçti.

Nerimanov, Ekim 1908 de Odesa Novorossiysk Üniversitesi’nin Tıp Fakültesinden mezun oldu. Doktor diploması ile Bakü’ye döndü. Artık çokyönlü bir aydın olmuştu. Bakü ve Tiflis’de hem öğretmen hem doktor olarak çalıştı.

Nerimanov ve İran Devrimi

Nerimanov Tiflis’de doktor olarak çalışırken Settar Han’ın birliklerine silah + gönüllü sağladı. Tiflis’teki 4 komünist lider M. Sadıkov, Y. Rızayev, M. Mahmud ve G. Akmundov İran’a siyasi metinler gönderdiler, silah ve gönüllü yolladılar. (3) Polis takibi artınca Nerimanov Tiflis’e geçti.

O sıralarda İran devrimi ile yakından ilgileniyordu. Sosyal-demokrat Hümmet Partisi’nin başkanı Dr. Nerimanov, İran’da Sosyal-demokrat partiyi kurma işinde Haydar Emoğlu ve Ali Mosyo’ya yardım ediyordu. İran sosyal-demokrat partisinin kurucuları arasında petrol işçileri de bulunuyordu.

Astrahan yılları

Nerimanov yargılanarak hapis ve iki yıl sürgün cezasına çarptırıldı, mahkûmiyet süresi dolmadan serbest bırakıldı, iki yıllığına Astrahan’a sürgüne yollandı.

Nerimanov Astrahan’da bir Rus sigorta şirketinde doktor olarak çalıştı, bir yandan da edebi ve siyasi faaliyetlerini sürdürdü. Burhani Terakki gazetesine yazılar yazıyor, konferanslar veriyordu. Nerimanov burada “Şura-yı İslam” teşkilatına üye oldu. Astrahan bölgesi doktorlar kurultayına katıldı. Astrahan şehir Duma’sına seçildi. Orada okulların ıslahı için projeler üretti. Sosyal çalışmaların yanısıra “Kadın meselesi” “Sağlık ve İslam” kitaplarını yayımladı.

Astrahan’dan Bakü’ye dönüş

İki yıllık sürgün cezasını çekmek için yollandığı Astrahan’da dört yıl kaldıktan sonra 15 Temmuz 1913’te Bakü’ye döndü.

Nerimanov artık tanınmış bir edip, siyasetçi, eğitimci ve doktordu. Eserleri dört bir yanda sahneleniyor, Bakünets, İkbal, Yin İkbal ve Hayat gazetelerinde makaleleri yayımlanıyor, bir doktor olarak her yerde tanınıyordu.

Bolşevik Partisi 6. Kongresi (1912) Hümmet’i Müslümanlar arasında örgütlü ilk sosyal-demokrat örgüt saydı.

Hümmet gurubu tarafından çıkartılan Molla Nasruddin dergisi, İran’da Katar Hanedanına karşı mücadelenin örgütlenmesinde büyük rol oynadı. (4)

Dünya Savaşı öncesi Kafkasya Meşrutiyet devrimi yıllarında Müslüman Azerilerle Hristiyan Gürcü + Ermenilerin ortak dava uğruna ittifak kurdukları Azerbaycan, yabancı güçlerin manipulüsyonları sonucunda halkların birbirine düştüğü, bölünmüş, gerginliklerle dolu bir toprak parçası haline geldi.

Bakü Komünü 1918

Nerimanov 1918 Martında Bakü Kent Sovyetine halk komiseri tayin edildi. Bolşevikler Kafkas cumhuriyetlerinin bağımsızlık ilan etmelerini Sovyet davasına ihanet kabul ettiler. Duma’yı dağıttıktan, yerine “ işçi-köylü muhafızları” yerleştirdikten sonra, 25 Nisan 1918’de kendi hükümetlerini kurmaya karar verdiler.

1918’deki Bolşevik Devrimi sonrasında ortaya çıkan otorite boşluğunda, M. Emin Resulzade 28 Mayıs 1918’de Azerbaycan’ın bağımsızlığını ilan etmiş, ardından Azerbaycan Milli Konseyi’nin başkanı olmuştu.

30 Ekim 1918’de imzalanan Mondros Mütarekesi’ne göre Osmanlı Devleti’nin savaştan önceki sınırlarına çekilmesi gerektiğinden Kafkas İslam Ordusu 16 Kasım’da Bakü’yü terketti. Osmanlı askerlerinin Azerbaycan’dan çekilmesi 15 Aralık 1918’de tamamlandı.

Türk işgali sonrasında Bakü’nün Bolşevikleri yeniden örgütlendiler. 1918 Aralığında bir geçici büro kurdular.

Nerimanov’un ikinci Astrahan yılları

1918-1919 Haziranı arasını Astrahan’da geçiren Nerimanov, Hümmet Partisi’nin şubesini açtı, başkanlığını üstlendi. Hümmet gazetesinin redaktörü oldu.

Nerimanov, 1919 Haziranında Lenin’e Doğu Halkları hakkında bilgi vermek üzere çağrıldığı Moskova’da Rusya Sosyalist Federatif Sovyet C. Dışişleri Komiserliği başkan yardımcılığına atandı. Moskova’da yaklaşık 1 yıl kalacaktır.

Nerimanov’un 22-24 Haziran 1919’da İran Komünist Adalet Partisi’nin temsilcileri ile görüşmesinin ardından Parti’nin kuruluşu ilan edildi. Bir süre sonra Adalet sıfatını bir yana bırakan Parti, İran Komünist Partisi adını aldı. Nerimanov Parti’nin kuruluşunu bir mesajla kutladı.

Kafkasya’yı işgal eden generali W. Thompson komutasındaki İngiliz ordusu Bakü petrol bölgesini ele geçirdi. İngilizler ağustos-eylül 1919’da Kafkasya’dan kuvvetlerini çektiler yalnız Batum’da birtakım birlikleri kaldı.

1920: Kafkasya’da Kırılma Yılı

1920 Ocağında Bakü’de patlak veren isyan Kafkasya’nın kaderini şekillendirdi.

1920 başında Denikin komutasındaki Beyaz Orduların fazla dayanamayacağı ortaya çıktı. Kızıllar Bakü’ye doğru ilerledi.

Nerimanov 11-12 Şubat 1920 tarihlerinde gizlilik koşullarında yapılan Azerbaycan Komünist Teşkilatlarının birinci kurultayında fahri başkan seçildi.

Mart 1920 sonlarında kuzeyden gelen Kızılordu birliklerinin yarattığı basınç üzerine Hümmet Partisi Komünist Partisi’ne katıldı.

Lenin 17 Mart 1920’de Kafkas Cephesi komutanı Ordjonikidze’ye şu talimatı veriyordu: “Bizim için Bakü’yü almak zorunludur. Çalışmalarınızı bu yönde yapın. Beyanlarınızda diplomatik olmak ve yerel Sovyet idaresinin hazırlandığını belirtmek lazımdır.” (5)

Kızıl Ordu Birlikleri 1 Nisan 1920 Bakü’nün kuzeyinde toplandılar.

Musavat hükümetinin istifa ettiğini ve yerini komünistlere bıraktığını öğrenen Nerimanov, Lenin’in talimatı ile 20 Nisan 1920’de Bakü’ye gitti.

Musavat iktidarı yıkıldı, siyasal otorite Nerimanov’un başını çektiği Azerbaycan Geçici Askeri Devrim Komitesi’nin eline geçti. (Azrevkom) Tukaçevsky Kızılordu’ya 21 Nisan’da saldırıya geçme emrini verdi. Bakü’ye gizlice sızan kızıllar içerde ayaklanma başlattılar.

Azerbaycan devrimci Asker komitesi -Azrekom -bir gün önce Astrahan’dan gelen Nerimanov başkanlığında toplandı. Kızılordu Bakü’ye ilerlediği sırada Azerbaycan Komünist Partisi bir bildiri yayımlayarak Musavat iktidarının 28 Nisan 1920’de Azerbaycan Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti’nin kurulduğu ilan edildi. ASSC Halk Komiserleri Sovyeti (Sovnarkom) şu şekilde oluştu:

Sovnarkom başkanı/ Dışişleri Halk komiseri: Neriman Nerimanov;

İçişleri Halk komiseri : Sultanov;

Adalet ve Çalışma Halk Komiseri: Karayev;

Tarım Ticaret-Sanayi Halk Komiseri : H.Musabekov;

Maliye Halk Komiseri : Hüseyinov;

Savaş ve Deniz İşleri Halk Komiseri: İldirım,

Ulaştırma Halk Komiseri: Vezirov;

Sağlık İşleri Halk Komiseri: Elimov. (6)

Bakü Doğu Halkları Kongresi

III. Enternasyonalin en önemli adımlarından biri olan ve Asya’daki devrimleri şekillendiren tarihi Bakü Kongresi 1920 Eylül’ünde toplandı. Kongre’nin yeri III Enternasyonal çevrelerinde tartışmalara neden olmuş, Moskova’da toplanmasını savunanlar çıkmıştı. Ancak, Doğu’ya daha yakın olduğu ve gelmeleri özellikle amaçlanan delegeler daha kolay ulaşabileceği için Bakü üzerinde karar kılındı. (7)

Karar, III. Enternasyonal İcra Kurulu üyeleri tarafından, ayrıca III. Enternasyonalin II. Kongresi’ne katılan partilerin temsilcileri tarafından imzalandı. Komintern İcra kurulu (IKKI), Doğu’nun köklü halklarına (İran, Türkiye, Hindistan, öteki ülkeler) çağrı yaptı

Nerimanov, Stasova, Ordjonikidze, Sait Gabiyev (Dağıstan) ve Mikoyan’dan oluşan Organizasyon Komitesi 6 Temmuz’da çalışmalara başladı. Komite’nin bazı toplantılarına Mustafa Suphi, Eminov, Hüseyinof, Karayev ve Mdivani katıldı. Doğu Halkları Merkez Bürosu’na Tatar, Başkurt, Kırgız katılımını sağlama, onları örgütleme görevi verildi. (8) Nerimanov 20 Temmuz 1920’de Mustafa Suphi ve Sultan Efendiyev’e gönderdiği telgrafta Yakın Doğu’daki inkılapçı partilerin Ağustos 15’de Bakü’de bir kurultay toplayacağını duyurdu. (9)

(Kurultayın toplanışı çeşitli nedenlerle Eylül başına ertelendi)

Bakü Kongresi’nin açılışı

Doğu Halkları Bakü Kongresi 1 Eylül 1920’de Bakü’deki Tiyatro Binasında çalışmalarına başladı. 1891 delege Kongre’ye katıldı. Bunlardan 1070’i komünist, 540 kadarı partisiz, 340’ı sol partilere sempati duyan kişilerdi. 26 ülkeden 37 farklı millete mensup katılımcılar arasında en kalabalık grup Türklerdi.(10)

Bakü Kongresi, evsahibi sıfatıyla Nerimanov’un açış konuşmasıyla başladı.

Nerimanov’un konuşmasının ardından Kongre’ye katılan komünist ve öteki delegelerden bir başkanlık divanı oluşturuldu.

Komünist kesimden: Resulov, Abdurraşidov ve Karayev, (Türkistan) Mustafa Suphi (Türkiye), Wang (Çin), Açarya, (Hindistan) , Mullaverdihan-Rahmanov (Hiva), Muhammedov (Buhara), Korkmazov (Dagistan), Digurov (Terek ), Aliyev (K. Kafkasya), Kastonyan, (Ermenistan) Nerimanov (Azerbeycan), Yenikeyev (Tatar Cumhuriyeti), A. Sanan (Kalmuk Cumhuriyeti), F. Maharadze (Gürcistan), Haydar Han (İran), Agazade (Afghanistan).

Parti’li olmayan kesimden Narbutabekov, (Taşkent); Mahmudov, (Fergana); Tahsin Basri (Anadolu); Havis Muhammed, (Anadolu); Wang, (Çin Türkistan’ı); Kubeyev (Mangyshlak bölgesi); Niyaz-Kuli, (Türkmenistan); Kara Tadzhi, (Samarkand); Nazir Sedyki, (Hindistan); Sidadzheddin Kardeş oğlu (Dağıstan; Yelchiev, (Azerbaidzhan); Musayev, (Azerbaidzhan); Azim, (Afghanistan) Abdulayev (Hiva) (11)

Türkler 3 gruptu. Mustafa Suphi çevresi, Ankara’dan gönderilen heyet ve Moskova’dan gelen Enver Paşa çevresi. Kongre’de konuşan Ankara delegesi.

İbrahim Tali “Türkiye’nin sınırlarını ve bütün halkların yaşam hakkını savunmak için savaştığını” söyledi, “Yunanlıları ve Ermenileri emperyalizme destek verdikleri için” eleştirdi, Zinovyev’in “Türk devriminin burjuva karakteri” iddiasını “biz halkçıyız” sözleriyle karşıladı, şöyle haykırdı: “Türkiye Sovyet Rusya’nın uzattığı eli bütün içtenliği ile sıkacaktır.”(12)

Kongre başkanı Zinovyev konuşmasında da Kemal Paşa’yı desteklediklerini, Anadolu hareketinin komünist olmadığını akıllarından çıkarmadıklarını belirtti. Azerbaycan SSC’nin Malta’daki Türk esirler ile Bakü’deki İngiliz esirlerinin değiştirilmesi için girişimlerde bulunması, Ankara’da olumlu yankılandı.

TKP’nin kuruluş kongresi ve Nerimanov

Türkiye Komümin Partisi’nin 1. Kongresi 10 Eylül Cuma günü Bakü’de Kızılordu Kulübünde açıldı. Kongre’ye katılan 42 delegenin büyük bölümü Türkiye’nin çeşitli yerlerinden gelmişti. Kongre’nin açılışında Nerimanov, Azarbaycan Harb Komiseri Ali Haydar Karayev, 3. Enternasyonal Merkez komitesi üyesi Pavloviç, Stasova ve diğerleri hazır bulundu. Sadece evsahipliği yapmakla kalmayan, maddi-manevi her türlü katkıyı sağlayan Nerimanov, M. Suphi’nin ardından Azerbaycan İnkilap Komitesi başkanı sıfatıyla konuştu:

Ben isterim ki bütün ömrünü harpler ve felaketlerle geçiren Türkiyeliler için bu Meclis ebed nişan olsun. Aradığınız ilaç vatana münhasır mı yoksa bütün beşeriyete mi ait olacaktır? Dört yıllık harp bize gösterdi ki, bütün milletleri dalaletten kurtaracak ilaç, ancak komünizmdir, başka ilaç yoktur. (alkışlar)…

Bir taraftan kapitalizmin medeniyeti yükselirken diğer taraftan karanlıklar içinde mazlumlar ziyadeleşiyor… Bir gün mutlaka büyük bir inkılap kopacaktır.

Yoldaşlar kongrenize büyük vazifeler düşüyor. Şark’ı iyi tanıyınız, oraya ihtiyatlı gidiniz. Çünkü şarkın hayatı, adetleri, düşünce ve alışkanlıkları başkadır. Şark Rusya amelesinin ve köylüsünün gittiği yoldan gidemez. Bizim sehvimiz Şarkı felaket sürükler.(13)

Rusya (B) Partisi MK adına konuşan Stasova’nın “Komünistlerin ittifakıyla bu dev şehrin mazlum amelesini kurtaracağımızdan emin olalım” sözleri alkışlandı. Ardından Azeri Komünist Partisi MK ve Bakü Komitesi adına konuşan Ali Haydar Karayev’in “1. Kongre’niz Azerbaycan’ın kızıl başkentinde açıldı, yakında İstanbul’ da kızıl payitahtınızda açılacaktır” sözleri heyecan yarattı. (14)

Türkiye-Azerbaycan ilişkileri:

Ankara’da TBMM’nin kurulduğu sıralarda Azerbaycan’da hâkimiyeti sağlayan Bolşeviklerin lideri Neriman Nerimanov, TBMM ile Sovyet hükümeti arasında sağlıklı ilişkilerin kurulmasında çok önemli bir rol oynadı.

Türkiye ile Azerbaycan cumhuriyetlerinin aynı sıralarda kurulduğunu vurgulamak gerekir. Türkiye Cumhuriyeti 1923’de ilan edildi ama aslında 23 Nisan 1920’de doğdu. Aynı şekilde, Sovyet Azerbaycan Cumhuriyeti de 27-28 Nisan 1920’de resmen doğdu.

Anadolu bir büyük mücadeleye başlamıştı, içte ve dışta destek arayışı sürüyordu. Erzurum’daki Kazım Karabekir Paşa, 16 Eylül 1920’de Halil Paşa’ya yolladığı mektupta “para ihtiyacının çok şiddetle kendisini hissettirdiğini” hatırlatır. Kazım Paşa 23 Eylül’de Enver Paşa ya yazdığı aynı yöndeki mektupta yardımın gelmemesinden şikâyet eder, “hiç olmazsa Azerbaycan biraz yardım etmeliydi, Musavat hükümeti zamanında bile birçok ricamıza rağmen paraca hiç yardım etmediler” der.(15)

Sovyet hükümeti ile Azerbaycan arasında 30 Eylül 1920’de Moskova’da imzalanan birlik antlaşması Bakü-Moskova kader birliğini pekiştirir.

Azerbaycan Komünist Partisi Merkez Komitesi Teşkilat Bürosu’nun toplantısında ( 16 Ekim 1920) Türkiye tartışılır. Nerimanov, Karayev, Stasova, Yegarov, Kasımov, Karakozov’un ve RSFSR’nun İran temsilcisi Aliyeva’nın katıldığı toplantıda Nerimanov’un Türkiye ile ilgili açıklamaları dinlenir. Türkiye’de M. Kemal’in durumunun çok ciddi olduğunu, Kemal Paşa ve arkadaşlarına karşı ülke içinde girişimlerde bulunulduğunu, isyanların şiddetle bastırılmasına rağmen durumun ciddiyetini koruduğunu ifade eden Nerimanov, sorumluluğu tek başına üstlenmemek için merkeze haber vermek gerektiğini” belirtir.(16) Ardından sözalan Eliyeva, Bakü’ye yönelik ani bir baskın beklendiğini, Türkiye ile bağlantı kurmanın gerekli olduğunu böylece mücadele merkezinin Türkiye’ye taşınacağını sözlerine ekler.(17)

Sözalan öteki konuşmacılar da Bakü’nün korunması için Gürcistan ve Ermenistan’a darbe indirmek ve Anadolu ile birleşmek gerektiğinden söz ederler.

Bu görüşmelerden sonra birleşik toplantıda Türkiye ve Yakındoğu’ da mücadeleyi kolaylaştırmak için acil olarak Ermenistan’ı Sovyetleştirme kararı alınır, gerekli tedbirleri alıp geliştirmek ve merkezi bilgilendirmek üzere Stasova ve Eliyeva’nın temsilci olarak Moskova’ya gönderilmesi kararlaştırılır.(18)

Azerbaycan Sovyet’i Cumhuriyeti başkanı Nerimanov’un TBMM Başkanlığına 19 Ağustos 1920’de yolladığı mesajı Meclis’te büyük bir coşkuya yolaçar:

“Emperyalizme karşı birlikte hareket etmekten başka yolumuz yoktur. Müslüman Türk komünistleri emperyalizme karşı yürüttüğünüz kavgada yanınızda olacaktır.” (19)

TBMM 1920’nin Ağustosunda Memduh Şevket Esendal’ı Azerbaycan’a elçi atar.

Nerimanov, 23 Nisan 1921’de ilk kuruluş yıldönümünde TBMM’ni hararetle selamlar. “Yaşasın Sovyet Federasyonu ile Türkiye’nin dostluğu” diye sonlandırdığı mesajın esası şöyledir:

“Türk halkı bağımsızlığını yoketmek isteyen düşmanlarına karşı büyük başarılar elde etti… Azerbaycan hükümeti bizimle aynı cephede savaşan Türk ordusunun kesin zaferine olan inancını bildirir.” (20)

Nerimanov 1921 Haziranında Ankara’ya Şuşa’ da bulunan Kazım Karabekir Paşa üzerinden yolladığı telgrafta TBMM başkanı Mustafa Kemal Paşa’yı “Doğu Devrimi’nin başkomutanı” olarak selamlayan telgrafı Nerimanov’un Atatürk’e duyduğu büyük inancın göstergesidir.(21) Azerbaycan hükümetinin 1921 Ağustos’unda İbrahim Abilov’u Ankara’ya elçi ataması M.Kemal Paşa’yı çok memnun eder.

Kafkasya Cumhuriyeti ile Türkiye ve Sovyetler Birliği arasında anlaşma 13 Ekim 1921’de Kars’ta imzalanır. (Erivan bu anlaşmaya mektup değişimi yoluyla 11 Eylül 1922’de katılacaktır.) Ankara’ya kutlama telgrafları yağar. Çiçerin’den Ordjonikidze’den ve Nerimanov’dan telgraflar gelir.

Nerimanov’un Ankara’daki Azeri elçisi Abilov’a mektubu

16 Mart 1921’de imzalanan SB-Türkiye Dostluk ve Kardeşlik Antlaşması’ndan sonra Türk-Sovyet ilişkilerinde bazı sıkıntılar yaşanır. Özellikle Sovyet Dışişleri Komiseri Çiçerin’deki kafa karışıklığı sorunlar yaratır. Bekir Sami Bey’in Londra’ya gitmesi ve Fransa ile anlaşma zemini araması, Sovyetlerdeki bazı kesimlerce kuşku ile karşılanır. Moskova’ya giden Türk heyet önce Bakü’ye uğrar, Nerimanov’la görüşür, Nerimanov Lenin’e yazdığı mektubu heyete verir.

Hem Çiçerin’in Ankara’ya karşı tutumundan hem de Ankara’nın Batı “açılımından” rahatsız Nerimanov Ankara’daki İ. Abilov’a şunları yazar:

“Rusya ve Türkiye taraflarından muayyen şahıslar vardır ki istiyorlar aranı (arayı) karıştırmak. Daşnaklar bu yolda işliyorlar (çalışıyorlar) İndi (şimdi) malum olur ki eks inkilapçılar (karşı devrimciler) bu fikirde Birleşip Güzel Kafkasya’yı gene de kan ocağına döndürmek istiyorlar. Bir neçe (birkaç) Türk aferistleri (Rusça dolandırıcılık, karanlık işler vb.) hazır bu yolda işlerken işin akıbetini kör gözleriyle görmüyorlar…. Çiçerin’in Şark siyasetinde işlettiği fikirler büsbütün yanlıştır. İran bizden bilmerre yüz çevirdi. Çiçerin İngilizlere aldanıp bizim elimizle İran’ın inkılap çırağını söndürdü. Şimdi ise Türkiye hakkında büyük sehvler (yanlışlar) yapıyor. Türkiye’nin sehvleri de yok değildir. Bizim borcumuzdur her iki tarafı düşündürmek. Siz ise gerektir orada bütün gücünüzü bu yolda serfedesiniz.

Başa salasız ( aklınızdan çıkarmayın) Rusya ile alakalarını bozmayalar. Biz ancak Rusya Şurası ile şarkı hilas edebileceyik.(kurtarabileceğiz). Firenk, İngiliz buna yol vermeyecekler. (22)

Nerimanov’un çabası olmasaydı da TBMM-SSCB hükümetleri arasında ilişki kurulabilir ve gelişebilirdi, denebilir. Sonuçta, tarihsel koşullar bunu gerektiriyordu. Ne var ki, 1920’lerde Ankara-Moskova yakınlaşmasında Nerimanov’un oynadığı rolün önemini teslim etmek gerekir.

Kafkasya’daki çetin yıllar

Azerbaycan Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti’nin kurulmasının ardından, geçmişten kalan sorunlar üzerinde tarafları uzlaştırmak, yaraları sarmak ve barış anlaşmalar yapmak büyük ve çok sabırlı bir çabayı gerektiriyordu. Nerimanov bir yandan bu sorunları çözmeye, yaraları sarmaya çalışırken, öte yandan ülkesinin Nahcivan’da, Dağlık Karabağ’da ve öteki yerlerde hakkını korumaya çalışıyordu. Bu sorunların ayrıntılarına burada girmek mümkün olmayacak.

Ancak şu kadarını belirtmeden geçemeyiz. Dr. Nesrin Sarıbeyoğlu’nun saptadığı gibi Ermeniler 1920 sonbaharından itibaren Batılıların kendilerine yardım edemeyeceklerini saptayarak, rotayı Rusya’ya çevirirler.(23) Barış/hak arayışını bu çerçevede sürdüren Nerimanov’un bir yandan sahip olduğu evrensel değerlere sıkı sıkıya bağlı kalırken, öte yandan kendi milletinin hakkını kararlılıkla savunduğu, birçok eski mücadele arkadaşının “sağa sola” yalpaladığı koşullarda hak bildiği yoldan ısrarla yürüdüğünü vurgulamak bir görevdir.

1922’ye kadar Azerbaycan SSC başkanlığını sürdüren Nerimanov, 1922’de Transkafkasya Sovyet Cumhuriyeti’nin kurulması çalışmalarına da önderlik eder. Sonbahar 1922’de Sovyetler Birliği’nin kuruluş çalışmalarına katılır.

Nerimanov, Bakü Kongresi’nden iki yıl sonra, 10 Aralık 1922’de Transkafkasya 1. Sovyet Kongresi’nin açılışına da evsahipliği yapar. 582 delege ile toplanan, Rusya ve Ukrayna Sovyetlerinden gelen temsilcilerin de katıldığı kongreyi Nerimanov Lenin’e teşekkür ederek açar:

“Kafkasya’da kalıcı bir barışı sağladıktan sonra en içten dileğimiz, Sosyalist Cumhuriyetler Birliği içinde tek bir aile gibi hareket etmek, Komintern’in aydınlatıcı yolgöstericiliğinde, uyanan Doğu’nun kapısında güçlü bir Sovyet gücü yaratmaktır.” (24)

Transkafkasya Sovyet Sosyalist Cumhuriyetleri’nin kuruluşunun ardından sıra Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği’nin ilanına gelir. Stalin Birleşik Rusya Sovyetlerinin 27 Aralıkta toplanan 10. Kongresi’nde SB’nin neden gerekli olduğunu anlatır. 30 Aralık 1922’de Moskova’daki Bolşoy tiyatrosunda 1667 temsilcinin huzurunda toplanan 1. Sovyetler Kongresi’nde Stalin Rusya, Ukrayna, Belarusya ve Transkafkasya cumhuriyetlerinin temsilcileriyle hazırlanan anlaşma metnini okur.

Kongre Nerimanov’un, Miasnikyan’ın ve Mdivani’nin içinde yeraldığı geçici bir komite seçer. Ardından seçilen başkanlık kurulunda Kafkasya’yı bir kez daha Nerimanov temsil eder. (25)

Nerimanov ve devrim

Nerimanov bugüne kadar sadece Kafkasya’nın/Asya’nın sorunlarını çözmeye yönelik çabalarıyla anıldı. Oysa unutmayalım ki, Nerimanov Sovyet Azerbaycan’ının güçlü lideriydi. Dr. Nesrin Sarıahmetoğlu sosyalist Nerimanov’un milli-devrimci programını şöyle özetliyor:

– Azerbaycan bağımsız olmalı, bağımsız devlet gibi davranmalıdır.

– Orta sınıfa, yeni orta burjuva sınıfına maksimum hoşgörü gereklidir.

– Devlet idaresi millileştirilmeli, sorumluluk mevkiindeki devlet memurlarının çoğunluğu Azerilerden seçilmelidir.

– Azeri dili devlet dili ilan edilmelidir.

– Askeri hizmet halkın imkânları esasında yürütülmelidir.

– Bütün parti ve devlet siyaseti Azerbaycan’ın milli gelenekleriyle uyumlulaştırılmalıdır.

– Din sorununda maksimum ihtiyatlı tavır alınmalıdır.

– Azerbaycan’ın ekonomik olanakları, milli serveti tam bağımsız şekilde yönetilmeli, gerekirse kardeş cumhuriyetlere yardım edilmelidir.

– Doğu halklarının milli bağımsızlık hareketine yardım edilmelidir.(26)

Bu program herşeyi apaçık ortaya koyuyor.

Nerimanov Rapallo Konferansında

İç savaşı kazanan Bolşevikler giderek dış ilişkilerini düzeltmeye yönelirler. Bu fırsat önlerine 1922 baharında çıkar. Fransa’nın Küçük Antant paktları ile Doğu Avrupa ülkeleri ile anlaşmalar yaparak Avrupa’da gerginliği artırmasının ardından Batılı ülkeler “ilişkileri normalleştirmek için” Cenova kentinde düzenledikleri uluslararası Maliye ve Ekonomi Konferansı’na Sovyet hükümetini de davet ederler. 34 ülkenin katıldığı konferansa Sovyetlerin talep etmesine rağmen, Türkiye çağrılmaz. Rusya SSCB, Cenova’da ortak hareket etmek için, 7 Sovyet cumhuriyeti ile (Ukrayna, Belarusya, Ermenistan, Azerbaycan, Gürcistan, Buhara, ve Uzak-Doğu) 22 Şubat 1922’de bir anlaşma imzalar. Yukarda anlatılan birlik çabaları aslında bu şekilde başlar.

Lenin’in talimatıyla Çiçerin’in başına getirildiği Sovyet heyetinde Azerbaycan SSC İcra Komitesi başkanı Nerimanov da yeralır. İtalya başbakanı Luigi Facta’nın başkanlığında yürütülen konferansa İngiliz ve Alman başbakanları da katılır. Çiçerin Avrupa’ya barış elini uzatır, ekonomik ilişkilerin geliştirilmesin önerir. Zor geçen müzakereler sırasında Sovyet diplomatlar, dayatılan sanayinin millileştirilmesinden vazgeçilmesi, dış ticaret tekelinin kaldırılması ve Çar rejiminin yolaçtığı zararları tazmini vb. talepleri reddederler. Bu toplantıda Almanya temsilcileri ile doğrudan temasa geçen ve Almanya’nın da yalnızlığını aşmak için ilişki aradığını saptayan Sovyet temsilcileri girişimlerini artırırlar. Ve 16 Nisan’da Sovyet hükümeti ile Weimar Almanya’sı arasında imzalanan Rapallo Antlaşması ile taraflar, Brest-Litovsk’dan beri süregelen karşılıklı taleplerinden vazgeçerek, yeniden diplomatik ilişki kurmaya karar verirler. Sovyet diplomasisinin ilk büyük başarısı olarak kabul edilen Rapallo’dan dönüşte Nerimanov “Cenova nedir ?” diye bir kitap hazırlar.

1922’den ölümüne kadar Moskova’da yaşayan Nerimanov’un Bakü’den ayrılışı, bugüne kadar anti-komünist yazarlarca Stalin’in tertiplerine bağlandı.

Oysa Sovyet/Azeri arşivlerinde ciddi bir çalışma yürüten Dr. Nesrin Sarıahmetoğlu’na göre Nerimanov’un Bakü’den ayrılmasının esas nedeni, daha çok “sol”a (Moskova’ya kayıtsız şartsız bağlılık?) savrulan eski yol arkadaşlarının özellikle Karayev-Hüseyinov gurubunun muhalefetidir. Sarıahmetoğlu’na göre Nerimanov Moskova tarafından “terfiyen” Bakü’den uzaklaştırıldı. (27)

Nerimanov 1925 yılında aniden ölür. Sovyet karşıtları tarafından kolayca “Stalin’ in tertiplerine” bağlanan bu iddiayı doğrulayacak, ciddiye almamızı gerektirecek bir kanıt yoktur. Ayrıca, o yıllarda rakipleriyle mücadeleye başlayan Stalin’in iktidara henüz hâkim olmadığı bilinmektedir.

Mustafa Kemal Türkiye Cumhurbaşkanı sıfatıyla Sovyetler Birliği İcra Komitesi başkanı Kalinin’e yolladığı mesajda “Reis Nerimanov’un vefatı haberinden duyduğu derin üzüntüyü ifade eder, taziyetlerini sunar”(28)

Nerimanov Sovyet liderlerinin defnedildiği Moskova’daki Kızıl Meydan’da Müslüman adetlerine göre toprağa verilir.

Sonuç

Nerimanov’un yaşamının iyi bilinmeyen o yıllarını araştırarak ortaya çıkarmak genç araştırmacılara düşüyor. Anti-komünist yazarların her şeyi Stalin’e fatura ederek halledeceklerini sandıkları o yılların gerçekleri, ancak titiz ve nesnel bir çalışma ile ortaya çıkarılabilir. Bu mütevazı yazı bile Nerimanov’un hem Türk tarihi hem Sovyet tarihi hem de genel olarak Doğu halklarının tarihi açısından ne kadar önemli ve çok yönlü bir sima olduğunun ipuçlarını veriyor.


Notlar

1- Serge Afanasyan, L’Armenie, L’Azerbaidjan, La Georgie, l’Harmattan, Paris, s. 18-19.

2- Afanasyan, age, s. 19.

3- Tulsiram, Comintern and Iran, JNU, India, s. 30.

4- Tulsiram, age, s. 27.

5- Lenin, Azerbaycan Hakkında, Bakü, aktaran Betül Arslan, TR-Azerbaycan İlişkileri ve İ. Abilov, Kaynak yayınları, s. 60.

6- B. Aslan, age, s. 62.

7- Afanasyev, age, s.122.

8- Yavuz Aslan, I. Doğu Halkları Kurultayı, Kaynak yay. s. 30; Afanasyev, age, s. 123.

9- Yavuz Aslan, age, s. 35.

10- Yavuz Aslan, age, s. 45.

11- Vovi Vostok gazetesi, Ekim 1920, Nu. 1, s. 45, aktaran Adıgüzel, age, s. 251.

12- S. Afanasyan, age, 128.

13- Y. Aslan, Türkiye Komünist Fırkası’nın Kuruluşu ve Mustafa Suphi, TTK, Ankara, s. 218.

14- Y. Aslan, age, s. 220.

15- B. Aslan, age, s. 92-93.

16- Azerbaycan Cumhuriyeti, SPİHA, aktaran Betül Aslan, age, s. 87.

17- Azerbaycan Cumhuriyeti, SPİHA, aktaran Betül Aslan, age, s. 87.

18- Azerbaycan Cumhuriyeti, SPİHA, aktaran Betül Aslan, age, s. 89.

19- D. Avcıoğlu, Milli Kurtuluş Tarihi, İstanbul 1974, c.2., s.430.

20- Azerbaycan Siyasi Partiler Sosyal Hareketler Devlet Arşivi, akt. Adıgüzel, age, s.288.

21- Azerbaycan, Siyasi Partiler, Sosyal Hareketler Devlet Arşivi, aktaran Adıgüzel, age, s. 289.

22- Azerbaycan Cumhuriyeti. SPHİA, aktaran B. Aslan, age, s. 218.

23- Nesrin Sarıahmetoğlu, Nerimanov, s. 318.

24- Aktaran Afanasyev, age, s. 230, I. Conngres des Soviets.

25- Afanasyen, age, s. 234.

26- ARPII SSA, f.12, s.1, aktaran Nesrin Sarıahmetoğlu, Nerimanov, s. 381-82.

27- Bkz, Nesrin Sarıahmetoğlu, age, ss. 349-373.

28- ATABE, C.17, s. 212.