1977’deki Darbe Girişimi – Suat Parlar & Haftalık Gazete

1977’deki Darbe Girişimi – Suat Parlar & Haftalık Gazete


1977’DE TEZGÂHLANMIŞ ÖNEMLİ GLADIO OPERASYONUNU HAFTALIK AÇIKLIYOR…

Yer: Türkiye
Tarih: 1 Haziran 1977

Ülkede askeri darbe girişimi oldu;
BASTIRILDI
Olay bir sır olarak kaldı
.


1 Mayıs 1977’de yaşananlar aslında 1 Haziran 1977’de yapılması planlanan darbe girişiminin ön hazırlığıydı. Eğer bu darbe girişimi başarılı olsaydı 12 Eylül 1980’de Türkiye postal sesleriyle uyanmayacaktı. Başarısız darbe girişiminin perde arkasını araştırmacı yazar Suat Parlar anlatıyor…

Emekli Orgeneral Kemal Yamak’ın Özel Harp Dairesi’yle ilgili açıklamaları ve Mehmet Ali Ağca’nın tahliyesinin ardından başlayan tartışmalar “kontrgerillayı” bir kere daha gündeme taşıdı. Haftalık kontrgerillayı konunun uzmanı araştırmacı-yazar Suat Parlar’a sordu. Parlar’a göre Türkiye, 1977’de kontrgerillanın başarısız darbesinden kurtuldu. Sol kesim içerisinde yer alan ve meşhur 16 Mart 1978 katliamının mağdurlarından ve dava avukatlarından Parlar’ın 28 yıllık çalışmaları sonunda kontrgerillayla ilgili ulaştığı sonuçlar hayli ilginç. Parlar, Haftalık’ın sorularını cevaplandırdı:

Haftalık: Uluslararası bağlantıları açısından düşünüldüğünde Türkiye’deki kontrgerilla yapılanmaları şimdiye kadar bilinmeyen ne gibi girişimlerde bulundu?

Suat Parlar: 1 Mayıs 1977 katliamı, 1 Haziran’da planlanan darbenin ön aşamasıdır. Orada çok sayıda insanın öldürülmesi planlanmıştı. Orada dava dosyasında da geçen ama her ne hikmetse üzerinde durulmayan konu, Taksim Sıraselviler’de Kazancı Yokuşu’nun başında bir torba içerisinde çok sayıda patlayıcının bulunmasıydı. O patlayıcıları kullanacak görevli ya orada ezildi ya da elindeki paketi düşürdü. Başarısız bir girişim görüyoruz. Olmasaydı ne olurdu? Bu şekilde olmasaydı çok sayıda insan ölecekti. Yani sayı belki de yüzleri bulacaktı. Böyle kanlı bir tezgâhın üzerine de elbette bir darbe inşa edilecekti. Dışarıdan destek almasına rağmen, planlanan bu darbe konusunda açıkçası uluslararası odaklarda oluşmuş tam bir irade yoktu. Örneğin 12 Eylül’ün arkasında hem NATO hem ABD hem de diğer güçler durdular. Ama 1 Haziran 1977 darbesi için tam bir destek yoktu. Hatta Türkiye içinde bile tam destek bulamadılar.

Haftalık:  Kontrgerilla diye tanımlanan yapılanma bu darbe girişiminin neresindeydi?

Suat Parlar: 1 Mayıs’ı Haziran’a bağlayan süreçte gelişmeler planlandığı gibi olmadı. Ve o dönem Bülent Ecevit’e bir suikast girişimi yapılacağı bilgisi alındı. 5 Haziran genel seçimlerinden önce bir Taksim mitingi vardı. 5 Haziran 1977 günü Ecevit’e suikast yapılacağıa bizzat dönemin Başbakanı Süleyman Demirel tarafından ihbar edildi. Demirel o dönem şöyle bir yol izledi, dedi ki “Bu ihbar bana devletin istihbarat örgütünden geldi.” Oysa yanılıyordu, öyle değildi. Bu bilgi Tercüman Gazetesi sahibi Kemal llıcak’ın, Alman Anayasayı Koruma Örgütü, yani Alman istihbaratı BND’nin yöneticilerinden Doktor Kannapin’den aldığı bir istihbarata dayanıyor. O da şunu gösteriyor: O dönem BND doğrudan doğruya CIA ile hareket ediyordu. Bu bilginin açığa çıkmasını istediler. Yani açıkçası Bülent Ecevit’e suikast girişimini yabancı istihbarat servisleri önledi. Bunu iyi değerlendirmek gerekir.

Haftalık: Darbeye hazırlık teşkil edeceğini söylediğiniz Ecevit suikastinin planlayıcıları hangi odaklardı, CIA ve BND değil miydi?

Suat Parlar: Evet, yapı itibarıyla onlardı… Ama şu da var: Diyelim bir istihbarat servisi herhangi bir operasyon yapacak. Bunun için illa ki tüm servisin bu operasyona onay vermesi gerekmez. Açıkçası bu suikast planında parmağı ya da bilgisi olan yurt dışı bağlantılarla Türkiye içindeki yapılanmalar arasında da tam bir mutabakat yoktu.

Haftalık: Darbeden vazgeçilmesinin tek sebebi bu suikast girişiminin başarısız olması olamaz. Başka gerekçeleri de vardır…

Suat Parlar: Tabii ki. 1977 yılına baktığımız zaman şunu görüyoruz: Kamu bürokrasisi içinde o dönem henüz çok güçlü, etkili bir ulusalcı damar vardı. Siyasi cinayetler had safhaya ulaşmış ancak o dönem bu damarla tam olarak başa çıkamamışlardı, bu birincisi… İkincisi, böyle bir darbenin meşruiyetini sağlayacak iç savaş ortamı da tam olarak şekillenmemişti. Bir darbenin, sosyal, psikolojik, ekonomik, siyasal ve hatta askeri koşulları olgunlaşmamıştı.

Haftalık: Darbeci subaylar kimdi? Düşünce yapıları, bağlantıları, komuta düzeyleri neydi?

Suat Parlar: Bu darbe girişimi bir kuvvet komutanı ile sınırlı kaldı. Buna katılan çeşitli kuvvet komutanlıklarından ve çeşitli komuta düzeyinden 200 civarında subayın orduyla ilişkisi kesildi. Ama haklarında bir dava açılmadı. Çünkü açılsaydı bütün bir operasyon ayrıntılarıyla ortaya serilebilirdi. Bu da ertelenen darbenin ileride gerçekleşmesini zora sokabilirdi. Bir kere ordunun bütününü temsil etmiyorlardı. Aralarında, devlet içindeki kontrgerilla yapılanmasıyla bağlantılı olanlar ağırlıktaydı. Bunların önemli bir bölümü MHP’ye yakınlığıyla tanınmış subaylardı.

Haftalık: Darbeye öncülük eden kuvvet komutanı kimdi?

Suat Parlar: Bu kişi o dönemde kuvvet komutanlıklarından birinin başında olan N.K.E’di. Darbe için ittifak sağlanamadığından çok olağanüstü koşullarda hemen o gün 1 Haziran 1977’de emekliye sevkedildi. Bunun ardından her kuvvet komutanlığında köklü bir tasfiyeye girişildi. Darbeci 200 subay ordudan atıldı. Yalnız burada dikkat çeken taraf, darbenin onaylanmadığı için resmiyet kazanmayışı… Söylediğim üzere, herhangi bir soruşturma’da açılmadı ve tarihin karanlık sayfalarında kaldı.

DESTEKSİZ GİRİŞİM KONTRGERİLLA’YA YARADI

Haftalık: Yansımaları ne oldu bunun?

Suat Parlar: 1977’de, yani başarısızlığa uğrayan bu darbe girişiminden sonra kontrgerilla tam bir disiplin içerisine çekildi. Yani artık kontrolsüz, özellikle de NATO’nun iradesinden, planlarından bağımsız bu tür girişimlerin önüne geçildi. Ayrıca emir komuta zincirini ise sadece Türkiye’deki yapısı açısından düşünmemek lazım; emir komuta zincirini aynı zamanda emperyalist karargâhlar açısından da değerlendirmek gerek. Yani NATO’ya bağlı komuta zinciri de söz konusudur.

Haftalık: Komuta zincirinde kırılmalar mı oldu o halde?

Suat Parlar: Askeri darbenin koşulları henüz hazır değildi. Türkiye’de bu tür bir darbe toplumsal muhalefeti de canlandırabilir ve açıkçası sistemin yenilgisiyle sonuçlanabilirdi. Dolayısıyla Ecevit’e suikast yapılacağı ihbarı da istihbarat örgütleri tarafından sızdırıldı. Bu işin önü alındı. Bu kanattakilerin o dönemdeki tercihleri bir sahte umut dalgası yaratma üzerine kuruluydu. Bunu ön plana çıkardılar ve bir yanıyla da Ecevit’i iktidara taşımış oldular. Ve sanıldığı gibi dışarının Ecevit ile bir problemi yoktu.

Haftalık: Yakın tarihte başka bir suikast daha var. Üstelik icra edilmiş bir suikast…

Suat Parlar: Dediğiniz gibi yine 1977 yılının 29 Mayıs’ında İzmir Çiğli’de bir suikast oldu. insanlar o suikast girişimini de yine Ecevit’e yönelik olarak değerlendirdi. Ama öyle değildi. Suikast sırasında Ecevit’in yanında bulunan Ahmet İsvan’ın kardeşi Mehmet İsvan vuruldu, herkes asıl hedefin yine Bülent Ecevit olduğunu sandı, oysa hedef o zamanki İstanbul Belediye Başkanı Ahmet İsvan’dı, tetikçi karıştırınca kardeşi Mehmet İsvan’ı vurdu. Bu konuda çok ısrarlıyım. Elde ettiğim bulgular beni bu noktaya götürüyor. Çünkü Ahmet İsvan, bu kanlı 1 Mayıs ile ilgili çok sayıda delil ve tanık toparlamış ve önemli bilgilere ulaşmıştı. Sular İdaresi’nin tepesinde bulunan bazı görevlileri de tespit etmişti. Kısacası doğrudan doğruya hedef oydu. Ecevit hükümeti döneminde silahı ateşleyen polis memurunun silahını saklayan Şube Müdürü de daha sonra Emniyet Müdürü oldu ve tabii ki bu konuda hiç soruşturulmadı. Gerçi Türkiye’nin o mavi karanlık dalgasında kontrgerilla hiçbir zaman soruşturulmadı ki, hep üzeri örtüldü…

Ecevit hükümeti de, ondan sonraki diğer hükümetler de kontrgerilla ile bir arada yaşamaya alıştı. Dolayısıyla 12 Eylül darbesinin de zemini hazırlandı. Koşullar yine kontrgerilla tarafından yaratıldı. Bu aynı zamanda kontrgerillanın devletleşme süreci oldu.


Yılmaz Karabacak, Haftalık, Sayı: 148, 3-9 Şubat, 2006.