İşgal İstanbul’unda Müdafaa-i Milliye’nin Kuruluşu: İttihatçılar, Komünistler, Sosyalistler – Erol Ülker

İşgal İstanbul’unda Müdafaa-i Milliye’nin Kuruluşu: İttihatçılar, Komünistler, Sosyalistler - Erol Ülker


Osmanlı İmparatorluğu’nun başkenti İstanbul için Birinci Dünya Savaşı’nın sonu çok önemli bir dönüm noktası olmuştur. (1) 1913 Ocak’ından beri İmparatorluğu otoriter bir şekilde yöneten İttihat ve Terakki Cemiyeti (İTC) iktidardan düşmüş, başlıca İttihatçı liderler ülkeyi terk etmiştir. Başkent Kasım 1918 tarihinden itibaren fiilen işgal edilmiş, 16 Mart 1920’de İngiliz, Fransız ve İtalyan askerî makamları şehrin yönetimine resmî olarak el koymuştur. İstanbul’un yönetimi Kasım 1922’de Türkiye Büyük Millet Meclisi hükümetinin kontrolüne geçtiği halde İtilaf güçleri, Ekim 1923’e kadar şehirdeki varlıklarını sürdürmüştür. Bu sırada işgal altındaki başkent, şehrin Müslüman kesimleri arasında örgütlenen bir direniş hareketinin ortaya çıkışına sahne olmuştur.

Bu yazı, İstanbul’da direniş hareketinin Müdafaa-i Milliye teşkilatı etrafında örgütlenmesini konu almaktadır. İlk olarak, bu teşkilatın 1920 yılının ilk yarısında, yani İstanbul resmî olarak İtilaf güçleri tarafından işgal edildiği sıralarda kurulduğuna işaret eden mevcut kaynaklar incelenecek, daha sonra Müdafaa-i Milliye’nin mütareke İstanbul’unda faaliyet gösteren sol hareketlerle ilişkileri ele alınacaktır. Aşağıda ileri sürülecek olan temel tez, Müdafaa-i Milliye’nin kuruluş sürecinin ilk aşamalarında komünist ve sosyalist hareketlerle oldukça yakın bir ilişki içinde olduğudur. Burada kastedilen, direniş hareketi içindeki kimi unsurların sol hareketlerle geliştirdiği münferit bağlantılardan ziyade, söz konusu hareketler arasında ortaya çıkan örgütlü ve sistematik ilişkilerdir. Bu yazıda incelenen kimi kaynaklar, komünist ve sosyalist unsurların Müdafaa-i Milliye’nin kuruluş sürecindeki rollerine dair önemli ipuçları sunmaktadır.

Müdafaa-i Milliye

Eric Jan Zürcher, ilk kez 1984 yılında İngilizce olarak yayınlanan önemli çalışmasında, İTC’nin millî mücadelenin örgütlenmesinde oynadığı kilit rolü şüpheye yer bırakmayacak şekilde ortaya koyar. (2) İTC, Kasım 1918’de gerçekleşen son kongresinde resmî olarak kendini feshetmiş olsa da, örgüt fiilen varlığını devam ettirmiştir. (3) Mütareke döneminin başlarında İttihatçı liderler tarafından kurulan Karakol Cemiyeti, İstanbul’da bir yeraltı direniş hareketinin ortaya çıkması için atılan en önemli adımlardan biridir. Karakol, bir yandan İttihatçıları işgal güçlerinin baskılarından, Rum ve Ermeni unsurların misillemelerinden korumayı, diğer yandan da İmparatorluğun işgal altındaki bölgelerinde silahlı bir direniş hareketinin ortaya çıkması için gerekli olan lojistik desteği sağlamayı amaçlamıştır. İstanbul’un resmî olarak işgal edildiği tarih olan 16 Mart 1920’den sonra ise Müdafaa-i Milliye, direniş hareketini temsil eden en önemli teşkilat haline gelmiştir.

Şimdiye kadar ortaya konan araştırmalar, kurucularının önemlice bir kısmı Karakol Cemiyeti’nde çalışmış olan Müdafaa-i Milliye’nin örgütsel yapısı ve faaliyetleri hakkında önemli bilgiler vermektedir. (4) Teşkilatın İstanbul’daki yönetimini Müdafaa-i Milliye Heyet-i Merkeziyesi üstlenmiştir. Müsellah Müdafaa-i Milliye, şehrin ağırlıklı olarak Müslüman semtlerinde ortaya çıkmış olan silahlı mahalle örgütlenmelerini tek çatı altında toplamıştır. Teşkilatın mahalle komitelerinde faaliyet gösteren üye sayısı kimi kaynaklara göre 10.000’i bulmuştur. (5) Ayrıca üyeleri Müdafaa-i Milliye çatısı altında da faaliyet gösteren, daha çok kaçakçılık ve istihbarat işleriyle ilgilenmek üzere kurulmuş Mim-Mim (ya da M.M.) isimli bir grup bulunmaktadır. (7) Gerek Müdafaa-i Milliye Heyet-i Merkeziyesi gerekse Mim-Mim grubu Ankara’da Fevzi (Çakmak) Paşa’nın riyaset ettiği Erkan-ı Harbiye-i Umumiye’nin istihbarat bürosuna bağlanmışlardır. (8) Bu dairenin başında, daha önce Teşkilat-ı Mahsusa’da önemli görevler yapmış olan Hüsamettin Ertürk bulunmaktadır.

Ancak mevcut kaynaklarda Müdafaa-i Milliye’nin ilk olarak ne zaman ve nasıl kurulduğuna ilişkin olarak bir belirsizlik göze çarpmaktadır. (9) Örneğin Hüsamettin Ertürk, anılarında, teşkilatın kuruluş ve faaliyetleri açısından üstlendiği kilit role işaret eder. (10) İstanbul’un resmen işgalinden sonra Kavaklı Fevzi (Çakmak) Paşa’nın ardından nasıl Anadolu’ya geçtiğini anlatırken M.M. grubunun bir istihbarat örgütü olarak kuruluşuna değinir. (11) Ertürk, bu anlatıya göre, Ankara’ya ulaşmadan önce bir süre kaldığı Samsun’da Erkan-ı Harbiye-i Umumiye Reisi Fevzi Paşa’nın isteği üzerine, M.M grubunun İstanbul’da kurulması için yine o sıralarda Samsun’da bulunan Topkapılı Mehmet Bey’e talimat verir. Ayrıca Müdafaa-i Milliye Heyet-i Merkeziyesi’nin oluşmasında etkin bir rol oynadığını imâ eder. Bu heyetin, kendisi tarafından Fevzi Paşa’ya sunulan isimler arasından seçildiğini söyler. (12)

Ertürk, Müdafaa-i Milliye’nin kuruluşunda kendisinin ve daha genel olarak Ankara hükümetinin oynadığı rolü vurgularken, Hüsnü Himmetoğlu İstanbul’u daha fazla öne çıkaran bir anlatı ortaya koyar. İstanbul’da direniş hareketi içinde faaliyet göstermiş olan Himmetoğlu, 1975 yılında Kurtuluş Savaşı’nda İstanbul ve Yardımları isimli çalışmasını iki cilt halinde yayınlamıştır. Genelkurmay Başkanlığı arşivlerinden çok sayıda belgeye yer verilen bu çalışmaya göre, Müdafaa-i Milliye’nin kuruluşu “…gayri müslimlerin şımarıkça ve mütecaviz hareketleri…” karşısında tasarlanmış ve Karakol Cemiyeti bu süreçte önemli bir rol oynamıştır. (13) Teşkilatın kuruluşunda ilk adım 1920 Nisan ve Mayıs aylarında Topkapı semtinde atılmış, örgütlenme faaliyetleri daha sonra İstanbul’un diğer bölgelerine yayılmıştır.

Himmetoğlu ve Ertürk’ün anlatıları ilk bakışta çelişiyor gibi görünse de bunlar arasındaki farklılıklar abartılmamalı. Himmet oğlu tarafından 1920 Nisan ve Mayıs aylarında kurulduğu belirtilen teşekkülün kendi yürütme kuruluna sahip bir örgüt olan Müdafaa-i Milliye değil, bu örgütün Topkapı’da kurulan mahalle komitelerinden biri (ve ilki) olduğu anlaşılıyor. Ertürk’e göre de çoğu zaman “Milli Teşkilat” ismi altında bahsettiği mahalle örgütlenmeleri, kendisi Anadolu’ya geçmeden önce İstanbul’da yayılmaya başlamıştır. (14) Himmetoğlu, Ertürk’ün Aralık 1920 başlarında İstanbul’dan ayrıldığını iddia ederken, (15) Mesut Aydın işgal İstanbul’unda faaliyet gösteren gizli gruplar hakkındaki çalışmasında bu tarihin Ocak 1921 olduğunu gösterir. (16) Sonuç olarak Ertürk ve Himmetoğlu, mahalle teşkilatlarının kuruluşu hakkında birbiriyle çelişmeyen görüşler öne sürmektedirler.

Fakat her ikisi de söz konusu mahalle komitelerini kontrol eden merkezî bir örgüt olarak Müdafaa-i Milliye’nin, dolayısıyla Müdafaa-i Milliye Heyet-i Merkeziyesi’nin ne zaman ve nasıl kurulduğu sorularını muğlak bırakmaktadır. Ertürk, yukarıda değinildiği gibi, İstanbul’da faaliyet gösteren 14 kişilik merkez komite üyelerinin seçilmesinde önemli bir etkisi olduğuna işaret eder. Her ne kadar net bir tarih verilmese de Ertürk’ün anılarından bu komitenin, kendisi Ankara’ya ulaştıktan sonra oluşturulduğu çıkarımını yapmak mümkün. Himmetoğlu ise Heyet-i Merkeziye’nin nasıl ortaya çıktığına açık bir şekilde değinmemektedir. Ancak, “3/5/337 de [3 Mayıs 1921] yani kuruluşundan ortalama bir yıl sonra teşekkülü Anadolu’ca resmen kabul edilen ve 31/7/337 [31 Temmuz 1921] tarihli Genel Kurmay’ın mührünü havi yazı ile namlarına resmî belge verilen en son merkez heyeti şunlardır:…” ifadesinin ardından 6 kişilik bir merkez komitenin üye isimlerini verir. (17) Dolayısıyla Himmetoğlu, örgüt ve merkez komitenin, 1920 yılının ilk yarısında kurulduğunu ima etmektedir.

Müdafaa-i Milliye’nin kuruluşuna ilişkin benim şimdiye kadar rastladığım en detaylı anlatı, kendisi de bu teşkilatın merkez komitesinde çalışmış, aynı zamanda Mim-Mim grubunun önde gelen kadroları arasında yer almış olan Kemal Koçer tarafından yazılmıştır. (18) Koçer, İttihat ve Terakki mensuplarının yanı sıra “…bu teşekkülün haricinde kalan hamiyetli vatandaşlar…”, yani İttihatçı olmayan kimi unsurların da “Milli Müdafaa” teşkilatının kuruluş sürecinde rol oynadığını ve bu “cepheyi” kuvvetlendirdiğini ifade eder. (19) Koçer’e göre, bir gün yaklaşık 40 kişiden oluşan vatandaş ve münevverler grubu “Taşkasab’ın yangın yerlerindeki bir evde, dikkati hiç çekmeyen bu inzivagâhta…” toplantıya çağırılır. Uzun görüşmelerin ardından bunların bir kısmı toplantıyı terk eder, geriye kalanlar 13 kişilik bir heyet-i merkeziye oluştururlar. Böylece ortaya çıkan teşkilat Beyoğlu, İstanbul ve Üsküdar mıntıkalarına ayrılan şehirde örgütlenme faaliyetlerine girişir ve kısa bir süre içinde 54 yerel şube oluşturur. Bu şubelerin her biri 5 kişiden oluşan bir merkez heyetinin idaresine verilir.

Koçer, millî Müdafaa ismi altında değindiği teşkilatın kuruluşuyla neticelenen bu toplantının ne zaman gerçekleştiği hakkında net bilgi vermiyor. (20) Ancak söz konusu toplantının gerçekleşmiş olabileceğine işaret eden bir belge, Asaf Özkan’ın Topkapılı Mehmet Bey’i ve onun direniş hareketi içindeki faaliyetlerini konu alan çalışmasında yayınlanmıştır. Özkan, makalesinde, mücadele arkadaşları tarafından Topkapılı Mehmet hakkında yazılan bir defterin çevrim yazısını da sunmaktadır. (21) Bu defter içinde yer alan hatıratlardan biri şu ifadeye yer vermektedir: “[Topkapılı] Mehmet Bey ‘Çapa’ya yakın bir yangın yerinde, harap yurdumun elem ve ıstıraplarını kalbe ve ruha nakşedecek bir harabe ortasında mazlum beş altı sima ilk içtimai akdettiğimiz zaman hissettiğim heyecanı tasvir etmeme imkan yoktur.” (22) Koçer’in bahsettiği Taşkasap, İstanbul’un Fatih bölgesinde, Çapa-Fındıkzade civarına yakın bir muhittir. Ayrıca Özkan’ın aktardığı hatırat, Çapa civarındaki içtimada ümit edilen birliğin (vahdet) sağlanamadığını belirtmektedir. Bu, Koçer’in anlatısında toplantıyı terk ettiği söylenen grubu akla getirmektedir. Söz konusu hatırat, Çapa’dan sonra Beyazıt’ta “…ilk Müdafaa-i Milliye teşkilatı yapılmak üzere…” gerçekleşen ikinci bir toplantıdan daha bahsetmektedir. (23) Hüsnü Himmetoğlu’nun ilk Müdafaa-i Milliye teşkilatının Topkapı’da kuruluşuyla ilgili iddiası hatırlanacak olursa, bu ikinci toplantının Nisan- Mayıs 1920 sıralarında gerçekleştiği düşünülebilir.

Her halükarda, 1920 yılının ilk yarısında, yani İstanbul’un resmî olarak işgal edildiği sıralarda, İttihatçı olan ve olmayan unsurların bir araya geldiği bir toplantının düzenlenmiş olabileceğine dair başka kanıtlara sahibiz. Bunları değerlendirebilmek için işgal dönemi İstanbul’unda komünist hareketin gelişimine kısaca göz atmak gerekmektedir.

Komünistler

Erden Akbulut ve Mete Tunçay’ın 2013 yılında yayınladıkları, temel olarak Aydınlık grubunu konu alan çalışmanın ilk cildinde yer verilen kimi belgeler, İstanbul’un 1919 yılı içerisinde çeşitli komünist çevrelerin faaliyet alanı haline geldiğini göstermektedir. (24) Rusya’dan gelen ve üyelerinin çoğunluğunu Müslüman savaş esirlerinin teşkil ettiği bu çevrelerden biri Türk Komünist (Bolşevik) Grubu (TKBG) ya da Partisi olarak isimlendirilmiştir. (25) Bu çevre, Mustafa Suphi’nin liderliğinde önce Moskova’da ortaya çıkan daha sonra faaliyet merkezini sırasıyla Kırım, Odesa ve Bakü’ye taşıyan Türk Komünist Teşkilatı (TKT) ile yakın bağlara sahiptir. (26) İstanbul’da faaliyet gösteren komünist çevrenin liderliğini büyük oranda TKT tarafından yollanan ve 1919 yılı ortalarında 12 kişilik bir merkez etrafında faaliyete başlayan kadrolar teşkil etmiştir. (27)

TKBG liderlerinin 5 Mart 1920 tarihinden kısa süre önce kaleme aldığı bir rapor konumuz açısından oldukça önemli bilgiler içermektedir. (28) Başkan İsmet Lütfü ve Sekreter Cevdet Ali isimleriyle imzalanan bu rapor, Mart ayı ortalarında yapılması kararlaştırılan, bütün devrimci parti ve grupları bir araya getirmesi öngörülen bir kongreden bahsetmekte ve şunu eklemektedir: “Kongreye millî Parti’den, Türkiye Sosyalist Partisi’nden, bizim gruptan ve Türk asker teşkilatından (Cevdet) delegeler katılacak. Kongre yeri İstanbul. Delegeler: Hilmi Yoldaş /Sosy. Parti/, Şeref Bey/Milli Parti/ vb.” (29) Burada ilk olarak açıklığa kavuşturulması gereken nokta, raporda “Milli Parti” olarak hangi siyasi grup ya da çevreye atıf yapıldığı sorusudur.

Akbulut ve Tunçay, direkt olarak bu soru üzerine yorum yapmazlar ancak şu ifadeyle bunun millî Kongre olduğuna işaret ederler: “Türkiye millî [Kongre] Partisi.” (30) Her halükarda millî Parti, İttihatçıların İstanbul’da örgütlemekte olduğu direniş hareketinden ayrı düşünülemez. Yukarıda işaret edildiği gibi, İstanbul’un Mart 1920’de resmî olarak işgal edilmesine kadar Karakol Cemiyeti İttihatçı yeraltı hareketinin en önemli bileşeni olmuştur. İstanbul’da mevcut cemiyet, parti ve dernekleri tek bir çatı altında birleştirmeyi hedefleyen millî Kongre, Karakol Cemiyeti’nden bağımsız bir girişim değildir. (31) Millî Kongre Reisi Esat Bey aynı zamanda bir Karakol üyesidir. (32) Ayrıca Karakolun önde gelen eylemcilerinden biri olan Baha Sait — eğer isim konusunda bir benzerlik bizi yanıltmıyorsa — millî Kongrenin kuruluşunda önemli bir rol oynamıştır. Baha Sait, millî Talim ve Terbiye Cemiyeti tarafından millî Kongre’nin kuruluş sürecini yürütmesi için Ekim 1918’de görevlendirilen 4 kişilik kurul üyelerinden biridir. (33)

5 Mart 1920’de İstanbul’dan ayrılarak yukarıda özetlenen raporla birlikte Moskova’ya ulaşan Lütfi Necdet, Hüseyin Sait ve Baha Ali isimli komünistler de bu yolculuk sırasında hazırladıkları ek bir raporda, Türkiye’de bulunan bütün devrimci partilerin 15 Mart’ta (yani işgalden bir gün önce) toplanacak bir konferansa çağrılması kararından bahsederler.(34) Ancak bunlar daha önce İstanbul’dan ayrıldıkları için olacak, konferansın gerçekten toplanıp toplanmadığına ve nasıl bir sonuç verdiğine değinmiyorlar. Yine de bu ilave rapor İstanbul’daki komünist grupla İttihatçılar arasındaki ilişkilerin ulaştığı boyutlara işaret etmesi açısından önemli. Bu belgenin yazarlarına göre, “Milli hareketin önderleri daha önce İttihat ve Terakki Parti’sinde bulunmuş olsalar da, meydana gelen gelişmelerin baskısıyla giderek milliyetçiliği savunan bir partiye dönüştüler …” (35) Aynı belge, İttihatçı kökenlerine rağmen millî hareketle bağlantı kurulduğunu ve bu hareketin Mart 1920 ortasında gerçekleşmesi planlanan kongrede yer alacağını belirtiyor.

O halde, Mart ayı ortalarında gerçekleşeceği öngörülen kongre, Kemal Koçer’in anılarında bahsedilen toplantı mıdır? Bir başka değişle, Koçer’in atıfta bulunduğu, millî Müdafaa teşkilatının ve bunun merkez komitesinin kuruluşuyla sonuçlandığını söylediği toplantı, İsmet Lütfü ve Cevdet Ali’nin bahsettiği kongrenin gerçekleşmiş olduğunu göstermekte midir? Eğer öyleyse, Koçer’in anılarında bahsi geçen, İttihatçı olmadığı halde söz konusu toplantıya katılan münevverler arasında İstanbul’da faaliyete başlamış olan Müslüman komünist çevrelerin de bulunduğu söylenebilir.

İşgal ve Direniş

Şimdilik elimizde bu varsayımı kesin olarak doğrulayacak bir kaynak bulunmasa da Müdafaa-i Milliye’nin kuruluşunun 1920 yılı başlarında gündemde olduğuna dair ipuçlarına sahibiz. 15-22 Ocak 1920 tarihlerine ait haftalık İngiliz istihbarat raporları arasında yer alan bir belgeye göre milliyetçiler, İstanbul’un kaybedilmesi durumunda fedailer aracılığıyla sabotaj eylemleri düzenlemeyi, aynı zamanda grev hareketlerini ve genel kargaşayı teşvik etmeyi planlamaktadırlar. (36) Tüm bu amaçları gerçekleştirebilmek için gerekli olan lojistik, şubeleri bir kez daha göreve çağrılan “Müdafaa-i Milliye Cemiyeti” (National Defense Association) tarafından sağlanmaktadır. Bu hareketi yönlendiren liderler, İstanbul’daki milliyetçi delege Kara Vasıf Bey ve Mustafa Kemal’in yaveri Yüzbaşı (Captain) Cevad Bey’dir. Hareketin finansmanı için gerekli fonları İstanbul’da bulunan kimi İttihatçı kuruluşlar tedarik edecektir.

Ortada yuvarlak içine alınmış iki şahıstan sağ tarafta geri planda olanı Hemşinli Komünist Mehmet.
Kaynak: Tevhid-i Efkar, 17 Ocak 1924, s. 1

Bu rapor, Karakol Cemiyeti’nin Müdafaa-i Milliye teşkilatının kuruluşunda oynadığı aktif role ilişkin önemli ipuçları içermektedir. Raporda bahsi geçen Kara Vasıf, Kara Kemal’in yanı sıra Karakol’un en önemli liderlerinden biri olarak öne çıkmıştır. (37) Yine raporda atıf yapılan Müdafaa-i Milliye Cemiyeti, bu yazıya konu olan Müdafaa-i Milliye teşkilatından farklı ama bununla ilişkili bir örgütlenmedir. (38) İTC’nin 1913 yılı başlarında kurduğu Cemiyet, cephe gerisindeki nüfusu seferber etmeyi amaçlayan para-militer bir örgüttür. Ordu için iane toplamak, gönüllü müfrezeler oluşturmak, silah kullanma ya da siper kazma gibi eğitimler yoluyla sivil halkın askerî kapasitesini arttırmak gibi çeşitli işlevler yüklenmiştir. Müdafaa-i Milliye Cemiyeti, Mart 1919’da Osmanlı Hükümeti tarafından kapatıldığı sırada İstanbul’un belli başlı muhitlerinde bulunan 10 ayrı şubeye sahiptir. (39) Hüsamettin Ertürk’ün anılarından yola çıkarak, İngiliz istihbarat raporunda atıf yapılan bu şubelerin, Müdafaa-i Milliye teşkilatına bağlanacak olan mahalle komitelerine temel teşkil ettiği iddia edilebilir. (40)

Öte yandan, Hüsnü Himmetoğlu’nun yukarıda tartışılan kitabı dışında Müdafaa-i Milliye teşkilatının 1920 yılının ilk yarısında kurulmuş olduğuna işaret eden kimi başka kanıtlara sahibiz. Bu konuda elimizde bulunan en önemli kaynaklardan biri Vanlı Kazım olarak bilinen Mustafa Kazım Kip’in anılarıdır. (41) Vanlı Kazım, Birinci Dünya Savaşı sırasında Paris’te bulunmuş, orada Dr. Refik Nevzat’la birlikte Türkiye Sosyalist Fırkası’nın (TSF) Paris şubesinde çalışmıştır. (42) İstanbul’a döndükten sonra TSF içinde faaliyetlerine devam ederken aynı zamanda Rum ağırlıklı bir işçi örgütü olan Beynelmilel İşçiler İttihadı’yla (Bİİ) bağlantıya geçmiştir. (43) Vanlı Kazım, anılarında, bir aralık İstanbul’dan Sovyet Rusya’ya kaçmak zorunda kaldığından, Moskova’da Mustafa Suphi ve arkadaşla-rıyla tanıştığından, daha sonra Odesa üzerinden siyasal faaliyetlerine devam edeceği İstanbul’a döndüğünden bahseder. (44)

Bu anlatıya göre Azeri şivesiyle konuşan ve Sovyet Rusya’dan geldiğini iddia eden iki kişi, Vanlı Kazım’ın da hazır bulunduğu bir anda, TSF Genel Başkanı Hüseyin Hilmi’yi ziyaret ederek farklı dillerde basılmış işgal karşıtı beyannamelerin dağıtılmasını ister. (45) Hüseyin Hilmi böyle bir meseleye karışmaktan imtina edince beyannamelerin dağıtım işi Vanlı Kazım’a kalır. Bu sırada kendisine “Milli mücadele komitesi” isminde bir örgütün faaliyete geçtiğinden bahsedilir. Kazım, bu örgütün başında olan Topkapılı Mehmet Bey’le tanışır ve bu ikisi beyannamelerin dağıtımı konusunda işbirliği yapmaya karar verir. Bu noktada Topkapılı Mehmet, Vanlı Kazım’ı Hemşinli isminde biriyle tanıştırır. Bütün kaçakçı Lazlarla tanışık olduğunu öne süren Hemşinli, Kazım’a zora düştüğü takdirde kendisiyle temasa geçmesini salık verir. Beyannamelerin dağıtımı sebebiyle işgal makamları tarafından tutuklanma riskiyle karşılaşan Kazım’ı İstanbul’dan kaçıran Hemşinli’nin yolladığı bir Laz takacıdır.

Burada sözü edilen millî mücadele komitesi, Kemal Koçer’in millî Müdafaa ve Hüsnü Himmetoğlu’nun Müdafaa-i Milliye ismi altında bahsettiği örgüt olmalıdır. Vanlı Kazım’ı Hemşinli Mehmet’le tanıştırarak onun İstanbul’dan kaçışına ön ayak olduğu anlatılan Topkapılı Mehmet Bey, bu örgütün önde gelen isimlerinden biridir. (46) Karakol Cemiyeti’nde de faaliyet göstermiş olan Topkapılı Mehmet aynı zamanda Mim-Mim grubunun kurucularından ve önemli liderlerinden biri olarak karşımıza çıkar. (47) Ancak Müdafaa-i Milliye teşkilatıyla bağlantılı bir istihbarat grubu olan Mim-Mim, Vanlı Kazım İstanbul’dan ayrıldığı tarihte henüz kurulmamıştır. Kasım 1920 tarihli bir Fransız istihbarat raporuna göre TSF’nin en etkili üyelerinden olan Kazım, yaklaşık olarak Ağustos 1920’de Moskova’ya gitmek üzere İstanbul’dan ayrılmıştır. (48) Mim-Mim grubu ise 1921 yılı içinde kurulmuştur. (49)

Topkapılı Mehmet Bey “Amele Birliği Reisi Mehmet Bey istifa etti.”
Kaynak: Tevhid-i Efkar, 18 Ekim 1923

Vanlı Kazım’ın anıları konumuz açısından büyük bir öneme sahip. Öncelikle bu anlatı, eğer bir doğruluk payı varsa, Müdafaa-i Milliye’nin kuruluş sürecinin 1920 yılı yazında tamamlanmış olduğunu gösteriyor ki Eylül 1921 tarihli bir İngiliz istihbarat raporu da yaklaşık olarak bu tarihten bahsetmek- tedir. (50) Söz konusu rapor, aslen Halas-ı Vatan Cemiyeti isimli başka bir gizli örgütün İstanbul’da genel bir devrimci hareket örgütlemeye ilişkin eylemlerini konu almaktadır. İngiliz istihbaratına bakılırsa Ali Galip Paşa isimli bir şahsiyet bu komployu organize eden ve yönetenler arasındadır. Rapor, Ali Galip Paşa hakkında detaylı bilgi ver(e)mese de onun Temmuz 1920’de Müdafaa-i Milliye komitesinin (committee of national defense) başkan vekiline yardımcılık yapmakta olduğunu belirtiyor. Ne yazık ki bahsi geçen vekilin kim olduğu, Halas-ı Vatan Cemiyeti’ne odaklanan istihbarat raporunda zikredilmiyor. Yine de bu, Müdafaa-i Milliye’nin kuruluş sürecinin 1920 yazında tamamlanmış olabileceğini ima etmesi açısından önemli bir belgedir.

İkinci olarak, Vanlı Kazım’ın anlatısı komünistlerin direniş hareketiyle ilişkilerine dikkatimizi çekmektedir. Mete Tunçay’ın 1978 yılında yayınlanan makalesinde tartıştığı gibi, bu anlatıda ismi geçen Hemşinli, büyük olasılıkla 1973 ve 1983 yılları arasında Türkiye Komünist Partisi Genel Sekreterliği yapmış olan İsmail Bilen’in kuzeni Mehmet Aruz’dur. (51) Bilen’in anılarına bakılırsa, takma adı “Baba Mehmet” olan Mehmet Aruz, 1917 Ekim Devrimi ve Rusya İç Savaşı’nda yer almış, (52) 1919 yılında Mustafa Suphi’nin gönderdiği bir komünist grubun başında İstanbul’a gelmiştir. (53) Bu bilgilerin önemli bir doğruluk payına sahip olduğunu biliyoruz. (54) Vanlı Kazım’ın anıları, 1921 ortalarında Mim-Mim grubunun önde gelen üyelerinden biri olarak karşımıza çıkan Hemşinli Mehmet’in, (55) İstanbul’daki direniş hareketiyle çok daha önce bağ kurduğuna işaret etmektedir. Bu bulgu, aynı zamanda, Hemşinli’nin büyük olasılıkla üyesi olduğu TKBG ile Müdafaa-i Milliye teşkilatı arasındaki ilişkiyi vurgulamaktadır. Yukarıda belirtildiği gibi, daha önce Karakol Cemiyeti’nde de çalışan Topkapılı Mehmet, Müdafaa-i Milliye’nin liderleri arasındadır.

İttihatçılar

İttihatçılar ve komünistler arasındaki ilişkileri, bunların nedenlerini ve sonuçlarını incelemek bu yazının sınırlarını hayli aşan bir girişim olacaktır. (56) Yine de bu iki siyasal eğilimin Müdafaa-i Milliye gibi daha geniş bir örgütün kuruluşu için birlikte çalışmasında şaşırtıcı bir taraf olmadığı söylenmelidir. Bilindiği gibi Karakol Cemiyeti kuruluş aşamasından itibaren sol gruplarla ilişki içinde olacağının altını çizmiştir. (57) 1919 yazında Rus Bolşevikleriyle görüşmelere başlamış ve bu görüşmeler 11 Ocak 1920’de bir işbirliği antlaşmasının Bakü’de imzalanmasıyla neticelenmiştir. (58) Yukarıda değinilen Ocak 1920 tarihli İngiliz istihbarat raporu, Müdafaa-i Milliye teşkilatının kuruluşuna yönelik adımların Karakol ve Bolşevikler arasında bu antlaşma imzalandığı sıralarda atıldığına işaret etmektedir.

Karakol Cemiyeti’ne ait program “Karakol Cemiyeti Türkiye Merkez-i Umumisi – Hukuk-ı Beşer ve İstiklal-i Milli Muhafaza Eder”
Kaynak: TİTE, 299/34

Ancak mevcut kaynaklar İstanbul’da ittihatçılarla komünistler arasındaki iliş-kilerin büyük olasılıkla söz konusu anlaşmanın imzalanmasından önce başladığını gösteriyor. Örneğin, TKBG adına yazılan ve bu grubun İstanbul’daki faaliyetleri hakkında Üçüncü Enternasyonal Propaganda Şubesini, Rusya ve Ukrayna Komünist Bolşevik Partileri’ni bilgilendirmeyi amaçlayan bir rapor, İttihatçılarla olan bir anlaşmaya atıfta bulunmaktadır. (59) Raporun yazarı, Kuvva-i Milliye’nin ittihatçı kökenlerine dikkat çekerek bu harekete karşı oldukça eleştirel yorumlarda bulunurken aynı zamanda şunu ekler: “Kuvva-i Milliyeciler ile olan temasımız bir anlaşmadan ibaret olup hiç bir vakitte birlikte çalışabilmek derecesine geçmedik”. Sözü edilen anlaşmanın muhtevasına atıf yapılmıyor. Raporun yazıldığı tarih hakkında da not düşülmemiş. Yine de bu tarihin 1919 yılı sonlarından daha geç olmadığını tahmin etmek mümkün. Raporun yazarına göre grup üyelerinden “İsmet yoldaş”, Osmanlı Sanatkâran Cemiyeti Merkez-i Umumiyesi’ne üye olmuştur. Serkan Erdal, yakın zamanda yayınlanan makalesinde bu cemiyetin “…ittihat ve Terakkiye veya ittihatçı sola…” yakın olma ihtimalinin güçlü olduğunu vurgulayarak 1919 yılı sonlarına kadar varlığını sürdürdüğünü belirtir. (60)

Ayrıca bu ilişkilerin geliştiği sıralarda ittihatçılar arasında dikkate değer bir radikal eğilimin ortaya çıktığını biliyoruz. Bolşeviklerle işbirliği protokolünü Bakü’de Karakol Cemiyeti adına imzalayan Baha Sait, bu şehirde faaliyete geçmiş olan Türk Komünist Fırkasına katılmıştır. (61) Bu fırkanın lider kadrosu Küçük Talat, Yakup Bey, Salih Zeki, Dr. Fuat, Süleyman Nuri, Nuri Paşa ve Halil Paşa gibi ittihatçılardan meydana gelmiştir. (62) Bu grubun 1920 Nisan’ında Bakü’nün sovyetleştirilmesine olan katkısı daha önce vurgulanmıştır. (63) Söz konusu tarihte Bakü’ye giren 11. Kızıl Ordu taburunda daha önce savaş esiri olan Müslüman Türk subaylar da görev yapmaktadır. (64)

Osmanlı makamlarınca 1919 yılının ilk yarısında (özellikle Nisan, Mayıs ve Haziran aylarında) yazılan bir grup rapor, İttihatçılar arasındaki radikalleşmenin Bakü’yle sınırlı bir gelişme olmadığını göstermektedir. (65) Örneğin 10 Mayıs 1919 tarihli bir rapora göre Rusya’da Kafkas cihetlerinde bulunmuş, Enver ve biraderi Nuri’ye yakın bir grup zabitan, Osmanlı topraklarına döndükten sonra Bolşevizm propagandasına başlamıştır. Aynı dosya içindeki kimi raporlarda, muvazzaf ve ihtiyat zabitlerinden oluşan bu İttihatçı grubun İzmir ve Bursa gibi şehirlerin yanı sıra İstanbul’da da faaliyette olduğu belirtilmektedir. Bahsi geçen zabitlerin, Enver’in kardeşi Nuri Paşa’ya yakın olduğunun vurgulanması, bunların Bakü grubuyla olan ilişkilerini gündeme getirmektedir. İngiliz makamları, Nuri Paşa’nın 1919 yılında Bakü’de kurulan ve buradaki İttihatçı komünist grubu öncelediği anlaşılan temsilcilik (Committee of Representation of Turkey by the People) açısından ne kadar önemli bir şahsiyet olduğunun altını çizmektedir. (66)

Tüm bu veriler, yukarıda tartışılan İsmet Lütfü ve Cevdet Ali imzalı raporda “Türk asker teşkilatı” olarak atıf yapılan Bolşevik subaylar grubunun, Nuri ve Enver’le ilintili olarak İstanbul’da faaliyet gösteren subaylar grubu olma ihtimalini güçlü bir şekilde ortaya koymaktadır. Dolayısıyla İsmet Lütfü ve Cevdet Ali’nin küçük bir grup olarak tanımladığı, Cevdet isimli delege aracılığıyla devrimci grupların Mart 1920 ortasındaki kongresinde temsil edilecek olan bu asker teşkilatı, İstanbul’dan Anadolu’nun farklı şehirlerine ve Bakü’ye uzanan geniş bir örgütsel ağın parçası olmalıdır. Mevcut verilerle bu örgütlenmenin ne boyutlara ulaştığını kestirmek hayli güç. Örneğin yukarıda bahsi geçen Osmanlı Dahiliye Nezareti’ne ait belgelerden bazıları, İstanbul’da bulunan Bolşevik grubun Dr. Hasan Rıza ile bağlantıda olduğunu vurgular. (67) Yunus Yılmaz, Kurtuluş Savaşı’nda İstanbul ve Ankaralı komünistleri konu alan yakın tarihli çalışmasında, bunun Sosyal Demokrat Fırkası Genel Başkanı Dr. Hasan Rıza olduğunu ileri sürer. (68)

İttihatçıların radikal unsurlarıyla İstanbul’daki direniş hareketi ve komünist teşkilatlanmalar arasında nasıl bir ilişki kurulmuş olabileceğine dair daha fazla araştırmaya ihtiyacımız olduğu açık. Fakat en azından bu gibi İttihatçı eğilimlerle komünistler arasında bir ittifakın mümkün olduğunu biliyoruz. Mayıs 1920’de Anadolu hareketi içinde ortaya çıkan Yeşil Ordu tam da böyle bir örgütlenme olarak görülebilir. (69) Bilindiği gibi Yeşil Ordu bir grup radikal İttihatçının yanı sıra, Salih Hacıoğlu ve Şerif Manatov gibi, Bolşevikler ve Mustafa Suphi liderliğindeki komünist hareketle yakın bağları olan kimi unsurları da içermiştir. Mevcut araştırmalar bu ikinci grubun daha sonra — 1920 yazı başlarında — Mustafa Suphi’nin Bakü merkezli hareketine yakın bir siyasi eğilimi temsil eden (hafi) Türkiye Komünist Partisi olarak örgütlendiğini göstermektedir. (70)

Sosyalistler

Bu yazıda şu ana kadar yürütmeye çalıştığım tartışma, benzeri bir ittifakın İstanbul’da da örgütlenmiş olabileceği olasılığı üzerinde durmaktadır. Elbette komünist hareketin millî Müdafaa ya da Müdafaa-i Milliye olarak adlandırılan teşkilatın kuruluşunda ve faaliyetlerinde ne gibi bir rol oynadığı hakkında kesin sonuçlara varabilmek için çok daha fazla araştırma ve belgeye ihtiyacımız var. Ancak mevcut kaynaklar yaklaşık olarak 1920 yılının ilk yarısında ortaya çıktığı anlaşılan bu teşkilatın kuruluş sürecinin ilk aşamalarında kimi radikal unsurlarla yakın ilişki içinde olduğunu gösteriyor. (71) Bunlar arasında Hüseyin Hilmi liderliğindeki TSF’nin de bulunduğuna dair bulgulara sahibiz.

TSF ismi şimdiye kadar incelenen farklı kaynaklarda karşımıza çıkmaktadır. Örneğin, yukarıda üzerinde durulan TKBG’ye ait rapor, TSF’den, devrimci grupların Mart 1920’de gerçekleşecek kongresinin katılımcılarından biri olarak bahseder ki bu fırkayı (Sosy. Parti) büyük olasılıkla TSF lideri Hüseyin Hilmi olan Hilmi Yoldaş isminde bir delege temsil edecektir. (72) Aynı raporda TSF yönetiminin ele geçirilmesi olasılığından söz edilmektedir. Yine yukarıda tartışılan TKBG’ye ait başka bir rapor, grup üyelerinden İsmet yoldaşın Osmanlı Sanatkâran Cemiyeti, Ahmet Bedevi’nin ise TSF merkez komitesine aza olduğunu belirtir ki bu, TSF yönetiminin ele geçirilmesi yönündeki iddianın hiç de temelsiz olmadığını gösteriyor. (73)

Bu yazıya konu olan dönem boyunca TSF ile komünist hareket arasındaki ilişkiler farklı boyutlar kazanmıştır. TKBG ile TSF arasında 1919 yılı içerisinde dikkate değer bir bağlantı geliştiğine şüphe yok, ancak ilişkiler bununla sınırlı kalmamış görünüyor. Hüseyin Hilmi, 1 Haziran 1920 tarihli bir mektupla TSF’nin Üçüncü Enternasyonale üye olma isteğini bildirmiştir. (74) Eylül 1920’de ise Vanlı Kazım’ın anılarında da ismi geçen TSF genel sekreteri Mustafa Fazıl (Çun) Bakü’de bulunmaktadır. Bu şehirde, önce 1-7 Eylülde Birinci Doğu Halkları Kurultayı düzenlenmiş, (75) ardından 10-16 Eylülde Mustafa Suphi liderliğindeki TKT öncülüğünde Türkiye İştirakiyun Teşkilatlarının Birinci Kongresi toplanmış, burada İstanbul, Anadolu ve Rusya’da bulunan grupların birleşik bir Türkiye Komünist Fırkası (TKF) etrafında bir araya gelmesi kararı alınmıştır. (76) Fazıl Bey, 27 Eylül 1920 tarihli TKF Merkez Komitesi toplantısında hazır bulunmuştur. (77)

Asıl şaşırtıcı olan TSF ile direniş hareketinin İttihatçı unsurları arasındaki ilişkilerdir. Kendisi de TSF üyesi olan Vanlı Kazım’ın anıları bu konudaki en önemli kaynaklardan biridir. Vanlı Kazım yukarıda tartışılan İstanbul’dan kaçış öyküsünde, Müdafaa-i Milliye’nin liderlerinden Topkapılı Mehmet Bey’le TSF arasındaki bağlantıya işaret eder. (78) TSF etrafındaki entelektüel unsurlardan biri olan Münir Süleyman Çapanoğlu’nun anıları bu bağlantıyı daha güçlü bir şekilde vurgular: “Yine o günlerde bir kısım işçilerin üzerinde büyük bir tesiri olan ve çok sevilen Topkapılı Mehmet Bey’in de çok büyük rolü olmuştur. Mehmet Bey’in Sosyalist Partisini desteklemesinde, dediklerini yaptırmasında, grev hazırlıklarına girişmesinde aşırı derecede rolü olduğu muhakkaktır.” (79) Çapanoğlu’nun TSF’ye katkıları nedeniyle zikrettiği bir başka şahsiyet hamallar loncasının İttihatçı geçmişe sahip kâhyalarından Salih Reis’tir. (80)

İttihatçılar ve TSF arasındaki bağlantılara yapılan bu tür atıfları şaşırtıcı kılan en önemli sebep, Hüseyin Hilmi’nin siyasi geçmişidir. Bilindiği gibi TSF’nin kökenleri 1910 yılında Hilmi’nin kurduğu Osmanlı Sosyalist Fırkası’nda yatmaktadır. (81) Ancak bu ilk sosyalist partinin ömrü kısa olmuştur. Hüseyin Hilmi, İttihatçıların Temmuz 1913’te Mahmut Şevket Paşa suikastı bahanesiyle sürgüne gönderdiği muhalifler arasındadır. (82) Hilmi ancak Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra İTC’nin iktidardan düşmesiyle İstanbul’a dönebilmiş ve Şubat 1919’da partisini bu defa TSF ismi altında canlandırmıştır. (83) Hilmi’nin muhalefeti mütareke döneminde de devam etmiş, 1919 yılında TSF yayın organı olarak basılan İdrak gazetesi, İttihatçılarla polemiğe girmekten geri kalmamış, (84) TSF Aralık 1919’da Zeytinburnu fabrikasından Numan Usta’nın İttihatçı oylarla milletvekili seçilmesini sert bir şekilde eleştirmiştir. (85)

Bu derece İttihatçı karşıtı siyasi bir çizgiye sahip olan TSF’nin nasıl ve hangi koşullar altında Topkapılı Mehmet ve Salih Reis gibi unsurlarla ilişkilendiği, yanıtlanması gereken önemli bir sorudur. Bu soruyu daha da önemli kılan, Vanlı Kazım ve Münir Süleyman Çapanoğlu’nun anıları dışında kimi başka kaynakların da TSF’nin İttihatçılar ve milliyetçi hareketle bağlantıları hakkında ipuçları vermesidir. Örneğin Fransız makamlarının yukarıda değinilen Kasım 1920 tarihli raporu, TSF’nin en etkili üyeleri arasında Namık (bin Docteur Moustapha), Recep, Kadri Salim, Muhammet (Mouhamet) Kenan ve Şakir Rasim (Chakir bin Raseim) gibi isimleri sıralamaktadır. (86) Bunlardan Aksaray’da Davut Paşa Sokağında yaşayan Şakir Rasim’in savaş sırasında Anadolu’da faaliyet gösteren çetelere katılmış Girit kökenli bir İttihatçı olduğu belirtilmektedir. (87) Bilindiği gibi Şakir Rasim, Tramvay Şirketi’nin Aksaray deposu müdürüdür. 1921 yılında TSF’nin ikinci başkanı olarak görev yaptıktan sonra, (88) Mart 1922’deki parti kongresinde (Hüseyin Hilmi’nin hapiste olduğu bir sırada) TSF genel başkanı seçilmiştir. (89)

Mim-Mim Grubu Kadrosunu gösteren belge
Kaynak: TİTE, 34/8, 15 Haziran 1921

Fazıl Bey’in Komintern’in II. Kongresi için yazdığı 4 Haziran 1920 tarihli rapor, TSF ile İttihatçılar arasındaki bağlantıların hiç de tesadüfi olmadığını göstermektedir. (90) Bu rapor TSF’nin İstanbul’daki yayın faaliyetleri ve işçi teşkilatlanmasının yanında diğer şehirlerdeki seksiyonlarından ve bunların milliyetçilerle ilişkilerinden bahseder: “Parti’nin [TSF] Edirne’de oldukça güçlü ve ciddi bir biçimde çalışan seksiyonları var. Şu son zamanlarda, bunlar faaliyetlerini, tüm Batı Trakya’da tamamlanmış olan Yunan işgaline karşı çok yakın gelecekte yer alacak mücadeleye hazırlanan o bölgedeki milliyetçilerle birleştirdiler.” (91) Fazıl Bey ayrıca şunu ekler: “Parti’nin [TSF] Küçük Asya’da da seksiyonları ve federal seksiyonları vardır: Eskişehir, Kuca (Konya?), Ankara, Bursa, Bandırma, vb… Mustafa Kemal çevresindeki milliyetçiler, bu harekete yardımcı olmak için ellerinden geleni yapmaktadırlar ve bunu Rusya’daki Bolşeviklere bir yardım olarak yapmaktadırlar.” (92)

Bu rapor, TSF’nin İttihatçılarla ne temelde bir ilişki kurmuş olabileceğine dair çok önemli açıklamalar içermektedir. Fazıl Bey, burada, TSF’nin İttihatçılarla değil Mustafa Kemal çevresindeki milliyetçilerle ilişki içinde olduğundan bahseder. Halbuki daha önce de vurgulandığı gibi, İttihatçılar millî mücadelenin örgütlenmesinde kilit rol oynamışlar (ki, örneğin, TKBG liderleri bu durumun pekala farkındadırlar) ve bu hareketin önde gelen kadrolarını teşkil etmişlerdir. Bu durum, işgal altındaki İstanbul’da millî mücadeleyi temsil eden ve 1920 yılı¬nın ilk yarısında Karakol Cemiyeti’nin çabaları neticesinde kurulduğu anlaşılan Müdafaa-i Milliye ya da millî Müdafaa teşkilatı için de büyük oranda geçerlidir. Dolayısıyla TSF; Topkapılı Mehmet, Şakir Rasim ve Salih Reis gibi figürlerle İttihatçı oldukları için değil direniş hareketinin unsurları olarak bağlantı kurmuş olmalıdır.

Sonuç Yerine

Yukarıda incelenen tüm kaynaklar, Müdafaa-i Milliye ya da millî Müdafaa olarak adlandırılan ve şehrin farklı semtlerinde ciddi bir silahlı güç haline gelen teşkilatlanmanın 1920 yılının ilk yarısında ortaya çıktığını gösteriyor. Bu teşkilatın, Kemal Koçer’in bahsettiği türden bir toplantı sonucu kurulup kurulmadığını, İsmet Lütfü ve Cevdet Ali’nin raporunda bahsedilen devrimci gruplar kongresinin Koçer’in atıf yaptığı toplantı olup olmadığını, dolayısıyla TKBG ve TSF gibi örgütlenmelerin Müdafaa-i Milliye’nin kurucuları arasında yer alıp almadığını ispatlayabilmek için daha fazla belge ve kanıta ihtiyacımız olduğu açık. Ancak mevcut kaynaklar, İttihatçı unsurların, Müdafaa-i Milliye’nin kuruluş sürecinin ilk aşamalarında, İstanbul’da faaliyet gösteren komünist ve sosyalist hareketlerle yakın bir ilişki içinde olduğuna işaret etmektedir.

İttihatçılar, komünistler ve sosyalistler arasında Müdafaa-i Milliye ekseninde ortaya çıktığını göstermeye çalıştığım yakınlaşma, son dönemde araştırmacıları giderek daha fazla meşgul eden kimi karmaşık ilişkileri açıklama potansiyeline sahip. Örneğin, 1919’da Mustafa Suphi liderliğindeki TKT ile bağlantılı olarak İstanbul’a gelen Hemşinli Mehmet’in daha sonra nasıl Mim-Mim grubunun en önemli kadrolarından biri olarak karşımıza çıktığı sorusu bu çerçevede yanıtlanabilir. (93) Daha çok kaçakçılık ve istihbarat işleriyle ilgilenen Mim-Mim, Müdafaa-i Milliye ile bağlantılı olarak kurulmuş bir örgüttür. Başta Topkapılı Mehmet ve Kemal Koçer olmak üzere Mim-Mim’in kurucu üyeleri aynı zamanda Müdafaa-i Milliye içinde faaliyet göstermektedirler. Dolayısıyla, Vanlı Kazım’ın ima ettiği gibi, Karakol üyesi Topkapılı Mehmet ile İstanbul’daki önemli komünist unsurlardan biri olan Hemşinli Mehmet arasındaki bağlantı, Mim-Mim grubundan önce Müdafaa-i Milliye teşkilatı içinde ortaya çıkmış olmalıdır. Nitekim İsmail Bilen, Hemşinli’nin Haliç-Kasımpaşa civarında faaliyet gösteren bir komünist kümeye katıldığına dikkat çekmektedir (94) ki burada Müdafaa-i Milliye’ye bağlı bir mahalle komitesinin bulunduğunu biliyoruz. (95) İsmail Bilen’i konu alan kısa biyografi, bu kümeden Haliç komitesi ismi altında bahseder. (96)

Daha da önemlisi, söz konusu yakınlaşma TSF’nin Mart 1920’de İstanbul’un işgalinden sonraki dönüşümünü anlayabilmek açısından da önemli ipuçları vermektedir. TSF, yeniden kuruluşunun ilk aşamalarında mütareke döneminde ortaya çıkan sol-sosyalist partilerden yalnızca biridir. 1920 yılının ilk aylarına kadar TSF’nin işçi kesimleri üzerinde, örneğin 1918 yılı sonlarında kurulan Sosyal Demokrat Fırka ya da 1919 yılı başlarında ortaya çıkan Mesai Fırkası’ndan daha etkili olduğunu gösteren yeterli veri yok elimizde. (97) Bu dönemde, Osmanlı hükümetince eğitim amacıyla Almanya’ya gönderilen, burada Spartakist ayaklanmasının da etkisiyle radikalleşen işçi ve öğrenci çevrelerin kurduğu Türkiye İşçi ve Çiftçi Sosyalist Fırkası’nın, İstanbul işçileri arasında çok daha nüfuzlu bir konuma sahip olduğunu söylemek mümkün. (98) Ancak, Paul Dumont’un daha önce vurguladığı gibi, TSF, 1920 yılı baharından itibaren hızla dönemin en büyük işçi örgütlenmesi haline gelmiştir. (99) İstanbul’un Mart 1920’de resmen işgal edilmesinin ardından, geniş bir işçi kesimi TSF ile bağ kurmuş ve partiye üye olmuştur. (100) TSF Kazlıçeşme tabakhane işçileri, Haliç ve Kasımpaşa tersane işçileri, Şirket-i Hayriye ve Seyr-i Sefain çalışanları, Tramvay, Tünel ve Elektrik şirketleri personeli arasında hızla örgütlenmiş, bu dönemde patlak veren grev hareketlerinin çoğunda rol oynamıştır. (101)

Tramvay işçilerinin Mayıs 1921 Kağıthane buluşmasından 3 resim “Amele Tezahürat-ı Samimanesi İntıbaatından: Tramvay Amelesi Kağıthane’de”
Kaynak: Alemdar, 8 Mayıs 1921, s. 3

Şüphesiz TSF’nin işgalden sonra işçiler üzerindeki etkisini nasıl arttırdığını anlayabilmek için bu partinin farklı ekonomik sektörlerdeki faaliyet ve örgütlenmelerini incelemek gerekiyor. Ancak bu noktada, yukarıda tartışılan Ocak 1920 tarihli İngiliz istihbarat raporunu hatırlamakta fayda var. Milliyetçiler, bu rapora göre, İstanbul’un kaybedilmesi (yani işgali) durumunda sabotaj eylemleri düzenlemeyi, grev hareketleri ve genel kargaşayı teşvik etmeyi planlamaktaydı. (102) Gerçekten şehrin Mart 1920’de işgalinin ardından bir dizi grev ve örgütlenme hareketinin ortaya çıktığını, bu gibi kolektif hareketlerin İstanbul işçileri arasında hızla yaygınlık kazandığını biliyoruz. O halde direniş hareketi, büyük ölçüde TSF çatısı altında ortaya çıkan işçi hareketleri üzerinde önemli bir etkiye sahip miydi?

Fethi Tevetoğlu bu soruya ilişkin olarak Enver Esenkova’nın 1964 tarihli makalesinden şu ifadeyi aktarır:

1919’da İstanbul’da yine yabancı işgali altında kurulmuş olan bir ikinci parti, Türkiye Sosyalist Fırkası, Marksist fikirlerin Türkiye’ye sokulmasına yardım etti. 1910’da kurulmuş olan Osmanlı Sosyalist Fırkası’nın mirasçısı bu parti, İstanbul (yabancı) Tramvay Şirketi işçileri arasında bu fikre rağbet eden kimseler bulabilmiştir: Bu işçiler 23 Mayıs 1920’den 6 Haziran’a kadar süren, Türkiye’deki büyük grevlerin ilkini yaptılar. Şunu da belirtmek lazım, bu grevin karakteri katiyen Marksist değil her şeyden önce millî idi; çünkü talimat, partinin haberi olmaksızın, millî kurtuluş gizli teşekküllerinden geliyordu. (103)

Esenkova büyük olasılıkla 4 gün 13 saat sürdükten sonra 15 Mayıs 1920’de tramvaycıların bir grup talebinin kabul edilmesiyle sona eren grevden bahsetmektedir. (104) Gerçekten Mayıs 1920 tramvay grevi, mütareke döneminde gerçekleşen en önemli işçi hareketlerinden biridir. Esenkova’nın grev sürecini başlatan inisiyatif ile ilgili iddiasını kanıtlayacak bir belgeye sahip olmasak da bu konuda çeşitli eğilimlere işaret edilebilir.

İlk olarak altının çizilmesi gereken nokta, zabitan kökenli tramvaycıların grev sürecinde dikkate değer bir rol oynadıklarıdır. Bilindiği gibi Tramvay Şirketi, Şubat 1919’dan sonra sayısı hızla artan tramvay lokomotiflerinde istihdam edilmek üzere önemli sayıda personel alımı yapmıştır. (105) Özellikle Hareket Amirliği’nde görevlendirilen vatmanlar arasında Birinci Dünya Savaşı’nın ardından terhis edilen yedek ve muvazzaf subaylar bulunmaktadır. (106) Bunların, Vatman İttihadı Cemiyeti etrafında birleşerek tramvay işçileri arasındaki ilk örgütlenme çalışmalarının itici gücünü oluşturdukları anlaşılıyor. (107) Tramvaycılar taleplerini 9 Nisan 1920’de, yani İstanbul’un 16 Mart’ta işgal edilmesinden kısa bir süre sonra sunmuşlar, (108) şirket talepler listesini reddedince 11 Mayıs’ta Tünel Şirketi çalışanlarıyla birlikte greve çıkmışlardır. Bu greve Tramvay Şirketi’nden önemlice bir kısmı vatman olmak üzere yaklaşık 700 işçi iştirak etmiştir. (109)

İkinci olarak, örgütlenme ve grev süreci bütünüyle TSF liderliğinden ve daha spesifik olarak Hüseyin Hilmi’nin inisiyatifinden kaynaklanmamıştır. Tersine, tramvaycılar, zabitan kökenli personelin başını çektiği bu süreçte, büyük oranda TSF’den bağımsız hareket etmişlerdir. (110) Önce kendi aralarında örgütlenme faaliyetlerine girişen tramvaycılar, özellikle vatmanlar, daha sonra TSF ile bağlantıya geçmişlerdir. Grev boyunca işçi temsilcileri TSF değil Tramvay ve Tünel Kumpanyaları Amelesi Heyet-i Müttehidesi adı altında hareket etmişlerdir. (111) Tüm bu süreçte TSF genel başkanı Hüseyin Hilmi, grevi teşvik eden, örgütleyen ve yöneten militan bir parti liderinden çok, grevi sonlandırmaya çalışan bir sendika konfederasyonu başkanı gibi hareket etmiş; işçiler, şirket ve hükümet arasında adeta bir arabulucu rolü oynamıştır. (112) Nitekim Fransız makamları TSF’den şehirdeki en önemli işçi sendikalarını bir araya getiren federasyon olarak bahsetmektedir. (113)

Son olarak komünist hareket, tramvaycılar üzerinde dikkate değer bir etkiye sahiptir. (114) TKBG üyelerinden Necdet Lütfi, Eylül 1920’de Bakü’de gerçekleşen ve Mustafa Suphi liderliğindeki TKP’nin kuruluşuyla neticelenen İştirakiyun Teşkilatları Kongresi için yazdığı raporda, tramvay memurları arasında faaliyet yürütüldüğünü, bunların bir kısmının kazanıldığını ve grev ilan ettirildiğini belirtir. (115) Söz konusu kongre sırasında söz alan Latif de tramvay grevinden TKBG’nin teşebbüslerinden biri olarak bahseder ve grev emrini veren kişinin toplantı salonunda olduğunu ekler. (116) İsim verilmemiş olsa da onun, 27 Eylül’de TKF Merkez Komitesi toplantısına da katılan TSF genel sekreteri Fazıl Bey olduğu düşünülebilir. (117) Fazıl Bey yukarıda bahsedilen 4 Haziran tarihli raporda, Mayıs grevinin teşkilatlanmasında ve yürütülmesinde kendisinin başat rol oynadığını yazar. (118) Katıldığı TKP yürütme kurulu toplantısında ise TSF içinde Hüseyin Hilmi’ye muhalif bir kesimin ortaya çıktığını, bunlar arasında bir grup tramvaycı ve “…esaretten avdet eden bir kısım zabit arkadaşlar…” bulunduğunu belirtir. Fazıl, Üçüncü Enternasyonal ile birleşmek isteyen bu grubu temsilen Bakü’ye gelmiştir. (119)

Yukarıda aktarıldığı gibi Enver Esenkova, tramvay grevini başlatan talimatın, TSF genel merkezinden değil, “milli kurtuluş gizli teşekküllerinden” geldiğini öne sürmüştür. İştirakiyun Teşkilatları Kongresine İstanbul’dan katılan unsurların, özellikle TKBG çevresinin, beyanları çerçevesinde değerlendirilecek olursa, bu iddianın bir doğruluk payı taşıdığı söylenebilir. Böyle bir değerlendirme için İstanbul’da ortaya çıkan ve Müdafaa-i Milliye etrafında gelişen direniş hareketini yalnızca İttihatçı bir örgütlenme olarak değil, başta komünist ve sosyalist hareketler olmak üzere farklı siyasal çevreler ile ilişkileri bağlamında ele almak gerekmektedir. İstanbul’da direniş hareketinin ortaya çıkışında İttihatçıların önemli roller oynadığına şüphe yok. Ancak ben Müdafaa-i Milliye’nin yalnızca farklı siyasal çevreleri değil aynı zamanda başta işçiler olmak üzere geniş toplumsal kesimleri de mobilize etmeyi amaçlayan bir cephe örgütü olarak kurulduğunu düşünüyorum.


Notlar

1- Mütareke dönemi İstanbul’u hakkında kapsamlı bir çalışma için bkz. Nur Bilge Criss, İşgal Altında İstanbul, 1918-1923, (İstanbul: İletişim Yayınları, 2008). Bu konuda yakın zamanda yayınlanmış bir çalışma için ayrıca bkz. Ali Karakaya, İşgal Altında İstanbul, (İstanbul: İnkılap Kitabevi, 2016).

2- Eric Jan Zürcher, Milli Mücadelede İttihatçılık, (İstanbul: İletişim Yayınları, 2010). Bu çalışma İngilizce olarak The Unionist Factor: The Role of the Committee of Union and Progress in the Turkish National Movement, 1905-1926, (Leiden: Brill, 1984) ismiyle yayınlanmıştır.

3- İttihatçıların mütareke dönemindeki faaliyetleri için bkz. Bünyamin Kocaoğlu, Mütareke’de İttihatçılık. İttihat ve Terakki Partisi’nin Dağılması, (İstanbul: Temel Yayınları, 2006).

4- Müdafaa-i Milliye teşkilatı ve faaliyetleri hakkında bkz. Mesut Aydın, Milli Mücadele Dönemi’nde TBMM Hükümeti Tarafından İstanbul’da Kurulan Gizli Gruplar ve Faaliyetleri, (İstanbul: Boğaziçi Yayınları, 1992), s. 78-97. Ayrıca bkz. Bülent Çukurova, Kurtuluş Savaşı’nda Haberalma ve Yeraltı Çalışmaları, (Ankara: Ardıç Yayınları, 1994), s. 33-48; Tarık Zafer Tunaya, Türkiye’de Siyasi Partiler, 1859-1952, (İstanbul: Doğan Kardeş Yayınları, 1952), s. 523-526; Nazım H. Polat, “İstanbul Müdafaa-i Milliye Teşkilatı ve ‘Talimatnamesi,” Tarih ve Toplum, Cilt: 13, No: 77, Mayıs 1990, s. 282-285; Asaf Özkan, “Arkadaşlarının Kaleminden Mim Mim Grup Reisi Topkapılı Mehmet Bey”, Tarihin Peşinde – Uluslararası Tarih ve Sosyal Araştırmalar Dergisi, No: 10, 2013, s. 29-62; Asaf Özkan, İşgal İstanbul’unda İstihbarat ve Eylem Mim Mim Grubu, (Erzurum: Salkımsöğüt Yayınevi, 2015).

5- Hüsnü Himmetoğlu, Kurtuluş Savaşı’nda İstanbul ve Yardımları, Cilt: 1, (İstanbul: Ülkü Basımevi, 1975), s. 96-97. Mesut Aydın, Milli Mücadele Dönemi, s. 84-85.

6- Hüsnü Himmetoğlu, “M. Mücadele Esnasında İstanbul’daki Gizli Kurullardan M.M. Grubu ve Gerçek Yüzü.” Yakın Tarihimiz. cilt: 3. sayı: 32, 4 Ekim 1962, s. 165-167.

7- Samih Nafiz Tansu, İki Devrin Perde Arkası. Anlatan: Emekli Süvari Albayı Hüsamettin Ertürk (Teşkilat-ı Mahsusa Başkanı), (İstanbul: Çınar Matbaası, 1969), s. 491.

8- Nur Bilge Criss, İşgal Altında İstanbul, s. 144-149, 173; Eric Jan Zürcher, Milli Mücadelede İttihatçılık, s. 185.

9- Müdafaa-i Milliye hakkında bir kaynak değerlendirmesi için bkz. Bülent Çukurova, Kurtuluş Savaşı’nda Haberalma, s. 21-27.

10- “…İstanbul’da müsellah bir gizli teşkilat kurulmuştu. Bu teşkilat, bir taraftan istihbarat ve propaganda işlerini idare eden ve merkezi Ankara’da bulunan M.M grubu teşkilatı, diğer taraftan heyeti merkeziyesi İstanbul’da olmakla beraber gene Ankara’dan idare olunan ve adına Müsellah Müdafaayi Milliye denilen silahlı kuvvetlerden mürekkep muazzam bir kütle teşkil etmekte idi. Bütün bunların emir ve idaresi Gazi Mustafa Kemal Paşa’nın tensibi ve Müşir merhum Fevzi Paşa’nın tayini ile uhdemde içtima etmiş bulunmakta idi.” Samih Nafiz Tansu, İki Devrin Perde Arkası, s. 491.

11- A.g.e., s. 467-476.

12- “Büyük Erkanı Harbiye-i Umumiye Reisimiz merhum Kavaklı Fevzi Paşa’nın tensibi ile İstanbul’da çalışacak olan Müsellah Müdafa-i Milliye teşkilatının heyet-i merkeziyesi benim kendilerine arz ettiğim şu zevattan ibaret olarak kurulmuştu: …”, a.g.e., s. 487.

13- Hüsnü Himmetoğlu, Kurtuluş Savaşı’nda İstanbul ve Yardımları, s. 94-100.

14- “Milli teşkilat” hakkında bkz. Samih Nafiz Tansu, İki Devrin Perde Arkası. s. 225-232; 236-246.

15- Hüsnü Himmetoğlu, Kurtuluş Savaşı’nda İstanbul ve Yardımları, s. 130.

16- Mesut Aydın, Milli Mücadele Dönemi, s. 86.

17 Hüsnü Himmetoğlu, Kurtuluş Savaşı’nda İstanbul ve Yardımları, s. 100-101. Himmetoğlu’na göre Hüsamettin Ertürk Haziran 1923 tarihli bir yazışmada 6 kişilik bu komiteye 7 kişinin daha ismini eklemiştir. Bunun sebepleri başka bir yazının konusu olmalıdır.

18- Kemal Koçer, Kurtuluş Savaşlarımızda İstanbul. İşgal Senelerinde M.M. Grubunun Gizli Faaliyeti, (İstanbul: Vakit Basımevi, 1946), s. 112-115.

19- “Bazılarının bütün hatalarına rağmen, İttihat ve Terakki mensuplarından birçoğu vuku bulacak davete canla başla icabet edeceklerdi. Bu teşekkülün haricinde kalan hamiyetli vatandaşlar da bu cepheyi kuvvetlendirebilirdi.” a.g.e., s. 113.

20- Ali Karakaya, “Milli Müdafaa Teşkilatı” olarak isimlendirilen örgütün sonraki adının “Müsellah Milli Müdafaa Teşkilatı = Silahlı Milli Savunma Örgütü” olduğunu ifade eder. Ali Karakaya, İşgal Altında İstanbul, s. 232.

21- Asaf Özkan, “Arkadaşlarının Kaleminden Mim Mim Grup Reisi Topkapılı Mehmet Bey,” s. 40-57.

22- A.g.e., s. 47.

23- “O içtimada [Çapa] ümid ettiğimiz vahdet husule gelmedi. Fakat bundan sonraki mesaimizde heyecanımı tatmin edecek çok sahalar buldum. İlk Müdafaa-i Milliye Teşkilatı yapılmak üzere Beyazit’te toplandığımız evde teşkilat işi daha muntazam bir şekle girmişti.” A.g.e.

24- Mete Tunçay ve Erden Akbulut, İstanbul Komünist Grubu’ndan Türkiye Komünist Partisi’ne, 1919-1926, 1. Cilt 1919-1923, (İstanbul: Sosyal Tarih Yayınları, 2013).

25- Bu konudaki belgeler için bkz. a.g.e., s. 20-43.

26- TKT’nin kuruluşu ve faaliyetleri için bkz. Yavuz Aslan, Türkiye Komünist Fırkası’nın Kuruluşu ve Mustafa Suphi, (Ankara: Türk Tarih Kurumu Basımevi, 1997); Mete Tunçay, Türkiye’de Sol Akımlar, s. 326-345; Fethi Tevetoğlu, Türkiye’de Sosyalist ve Komünist Faaliyetler, (Ankara: Ayyıldız Matbaası, 1967), s. 200-267; George S. Harris, The Origins of Communism in Turkey, (Stanford: Hoover Institution Publication, 1967), s. 50-67; Paul Dumont, “Bolchevisme et Orient. Le Parti Communiste Turc de Mustafa Suphi, 1918-1921,” Du Socialisme Ottoman à l’Internationalisme Anatolien, (Istanbul: lSIS, 1997), s. 223-258.

27- Mete Tunçay ve Erden Akbulut, İstanbul Komünist Grubu’ndan Türkiye Komünist Partisi’ne, s. 20-21. Bu grubun faaliyetleri için ayrıca bkz. Emel Akal, Moskova-Ankara-Londra Üçgeninde İştirakiyuncular, Komünistler ve Paşa Hazretleri, (İstanbul: İletişim Yayınları, 2013), p. 101-103; Yunus Yılmaz, Kurtuluş Savaşı’nda İstanbullu ve Ankaralı Komünistler, (İstanbul: İleri Yayınları, 2014), s. 23-31.

28- Mete Tunçay ve Erden Akbulut, İstanbul Komünist Grubu’ndan Türkiye Komünist Partisi’ne, s. 22-25.

29- A.g.e., s. 24.

30- A.g.e., s. 23.

31- Eric Jan Zürcher, Milli Mücadelede İttihatçılık, s. 122-124.

32- A.g.e., s. 121.

33- Diğer üyeler Mehmet Emin Bey, Ali Kemal Bey ve Haydar Rıfat Bey’dir. Niyazi Ahmet Banoğlu, “Milli Kongre ve Faaliyetleri,” Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi, Kasım 1988, C.: 3, no: 7. Bu yazı için Banoğlu’nun makalesinin çevrim içi versiyonunu kullandım: http://www.atam.gov.tr/dergi/sayi-07/milli-kongre-ve-faaliyetleri

34- Bu Rusça raporun Türkçe çevirisi Tunçay ve Akbulut tarafından yayınlanan belgeler arasındadır: Mete Tunçay ve Erden Akbulut, İstanbul Komünist Grubu’ndan Türkiye Komünist Partisi’ne, s. 25-32.

35- A.g.e., s. 28.

36- FO, 371/5165, Weekly Summary of Intelligence Reports Issued by M.I.1.c., Constantinople Branch, For Week Ending 22nd January 1920, 2. Nationalist Preparations, 2 Şubat 1920.

37- Karakol Cemiyeti hakkında bkz. Emel Akal, Milli Mücadelenin Başlangıcında Mustafa Kemal, İttihat Terakki ve Bolşevizm, (İstanbul: TÜSTAV Yayınları, 2008), s. 153-199; Yunus Yılmaz, Kurtuluş Savaşı’nda İstanbullu ve Ankaralı Komünistler, s. 32-41; Fethi Tevetoğlu, Milli Mücadele Yıllarındaki Kuruluşlar: Karakol Cemiyeti, Türkiye’de İngiliz Muhipleri Cemiyeti, Wilson Prensipleri Cemiyeti, Yeşilordu Cemiyeti, (Ankara: Türk Tarih Kurumu Basımevi, 1988), s. 3-50; Tarık Zafer Tunaya, Türkiye’de Siyasi Partiler, 1859-1952, (İstanbul: Doğan Kardeş Yayınları, 1952), s. 520-523; Hasene Ilgaz, “Milli Mücadele’de Varlığı Gizli Kalan Bir Cemiyet: Kara-kol Cemiyeti,” Tarih ve Edebiyat Mecmuası, 1 Ocak 1981, no: 17, s. 13-14; Ergun Hiçyılmaz, Türk Devrimi’nde Bir Gizli Örgüt: Karakol, (İstanbul: Destek Yayınevi, 2012).

38- Müdafaa-i Milliye Cemiyet hakkında kapsamlı bir çalışma için bkz. Nazim H. Polat, Müdafaa-i Milliye Cemiyeti, (Ankara: Kültür Bakanlığı Yayınları, 1991).

39- Bu muhitler Fatih, Beyazıd, Beyoğlu, Kadıköy, Makriköy (Bakırköy), Anadoluhisarı, Adalar, Mirgun, Kartal ve Gebze’dir. A.g.e., s. 83. Bu yerel şubelerin üyeleri ve faaliyetleri için bkz. a.g.e. ,s. 83-95.

40- Ertürk’e göre milli teşkilatın ilk kurulduğu semt Fatih bölgesindeki Topkapı’dır. Teşkilat yine Fatih civarındaki Şehremini, Aksaray ve Beyazıt semtlerinde örgütlenmiştir. Bakırköy, Kadıköy ve Anadolu Hisarı da milli teşkilatın örgütlendiği ve daha önce Müdafaa-i Milliye Cemiyeti şubelerinin bulunduğu semtler arasındadır. Ertürk’ün listelediği diğer semtler arasında Eyüp Sultan, Beşiktaş ve Galata dışında Üsküdar, Kuzguncuk, Beylerbeyi, Çengelköy, Beykoz, Kavak, Sarıyer ve Büyükdere de bulunmaktadır. Samih Nafiz Tansu (ed.), İki Devrin Perde Arkası, s. 226-232, 236-246.

41- M. Kazım Kip (Vanlı Kazım), “Anılarım,” Erden Akbulut (der.), Milli Azadlık Savaşı Anıları, (İstanbul: TÜSTAV Yayınları, 2006), s. 79-94.

42- A.g.e. ,s. 79-84.

43- Bİİ hakkında daha fazla bilgi için bkz. Erden Akbulut ve Mete Tunçay, Beynelmilel İşçiler İttihadı (Mütareke İstanbulu’nda Rum Ağırlıklı Bir İşçi Örgütü ve TKP ile İlişkileri), (İstanbul: Sosyal Tarih Yayınları, 2009).

44- Vanlı Kazım, “Anılarım,” s. 87.

45- A.g.e., s. 84-87.

46- Topkapılı Mehmet Bey hakkında yazılmış kapsamlı bir çalışma için bkz. Asaf Özkan, “Arkadaşlarının Kaleminden Mim Mim Grup Reisi Topkapılı Mehmet Bey”.

47- A.g.e., s. 34-38; Yunus Yılmaz, Kurtuluş Savaşı’nda İstanbullu ve Ankaralı Komünistler, s. 32-41.

48- AMAE, Série E, Levant, Turquie, 1918-1929, cilt: 94, karton: 308, dosya: 1, La Situation Politique à Constantinople, s. 154-158. Raporda yer alan ifade tam olarak şöyledir: “Kiazim (Kurde ou Arabe) qui a travaillé à Paris et est parti il y a 3 mois à Moscou.” s. 157. Ben daha önce bu belge ve Vanlı Kazım’ın anılarına ilişkin olarak Toplumsal Tarih dergisinin Eylül 2014 tarihli sayısında, “Solcularla Mim-Mim’cilerin İlişkisi Üzerine Yeni Bilgiler” isimli yazıda bir tartışma yürütmeye çalışmıştım. Bu yazıda öne çıkan kimi noktalar daha sonra işgal İstanbul’unu konu alan iki ayrı çalışma tarafından eleştirildi: Yunus Yılmaz, Kurtuluş Savaşı’nda İstanbullu ve Ankaralı Komünistler, s. 13; Asaf Özkan, İşgal İstanbul’unda İstihbarat ve Eylem Mim Mim Grubu, s. 47-49. Ben, yanıt hakkımı saklı tutmak kaydıyla, Yunus Yılmaz ve Asaf Özkan’a eleştirilerinden dolayı teşekkür ederim.

49- Benim, Mim-Mim grubuna ilişkin olarak bulabildiğim en erken resmî belge Haziran 1921 tarihlidir ve grubun 15 kişilik kurucu kadrosunun listesini vermektedir. TİTE, 34/8, 15 Haziran 1921.

50- FO, 371/6474, Activities and Plans of the “Khalas-ı Vatan” Society, 19 Ağustos 1921, s. 114.

51- Mete Tunçay, “Kurtuluş Savaşında Solcularla Mim-Mim’cilerin İlişkisi,” Milliyet Sanat Dergisi, Ocak 1978, s. 25. Bu konuda bkz. Yunus Yılmaz, Kurtuluş Savaşı’nda İstanbullu ve Ankaralı Komünistler, s. 11-14, 42-46, 72-75. İsmail Bilen hakkında daha fazla bilgi için bkz. Burak Gürel ve Fulya Özkan, “İsmail Bilen (Laz İsmail),” Modern Türkiye’de Siyasi Düşünce, Sol Düşünce, cilt: 8, (İstanbul: İletişim Yayınları, 2007), s. 294-309.

52- TKP MK Sekreteri İsmail Bilen, Kısa Biyografi, (İstanbul: TÜSTAV Yayınları, 2004), s. 10. Hemşinli Mehmet ve Baba Mehmet’in aynı kişi olduğuna dair bir tartışma için bkz. Yunus Yılmaz, Kurtuluş Savaşı’nda İstanbullu ve Ankaralı Komünistler, s. 72-75.

53- S. Üstüngel [İsmail Bilen], TKP. Doğuşu, Kuruluşu, Gelişme Yolları, (İstanbul: Alev Yayınları, 2004), s. 10.

54- TİTE, 70/3, İstanbul Vilayetine. Bu belge hakkında bir tartışma için bkz. Erol Ülker, “Solcularla Mim-Mim’cilerin İlişkisi Üzerine Yeni Bilgiler,” Toplumsal Tarih, No: 249, Eylül 2014.

55- A.g.e., s. 71

56- Bu konuda bkz. Bülent Gökay, Emperyalizm ile Bolşevizm Arasında Türkiye, (İstanbul: Agora Kitaplığı, 2006), s. 80-122.

57- Bu politika, Karakol Cemiyeti Türkiye Merkez-i Umumisine ait programın 3. Maddesinde şöyle vurgulanmıştır: “Karakol’ kuvvetini insaniyet aleminin en necibi bulunan sulhperver heyetlerin ve umum sosyalist ve amele gruplarının muzaheret-i beynelmilelinden ve Türk Müslüman aleminin yüreğinden ve maksadını kabul eden her fert ve cemiyetin muavenetinden alır”. TİTE, 299/34, Karakol Cemiyeti’nin Teşkilat-ı Umumiye Nizamnamesi.

58– Stefanos Yerasimos, Türk-Sovyet İlişkileri: Ekim Devrimi’nden Milli Mücadele’ye, (İstanbul: Gözlem Yayınları, 1979), s. 110-115; Paul Dumont, “La Fascination du Bolchevisme: Enver Pacha et le Parti des Soviets Populaires 1919-1922,” Du Socialisme Ottoman à l’Internationalisme Anatolien, (Istanbul: lSIS, 1997), s. 141.

59- TÜSTAV Komintern Arşivi, CD: 24, Dosya: 31-36, No: 88-90. Bu raporun üzerinde bulunan Rusça ibareleri benim için okuyan değerli arkadaşlarım Hakan Güneş ve Dina Hannanova’ya teşekkür ederim.

60- Serkan Erdal, “Osmanlı Sanatkâran Cemiyeti”, Atatürk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, no: 19 (1), 2015, s. 169.

61- Yavuz Aslan, Türkiye Komünist Fırkası’nın Kuruluşu ve Mustafa Suphi, pp. 79-85. Bu Fırka hakkında ayrıca bkz. Yavuz Aslan, “Bolşeviklerle İlişki Kurmak Amacıyla Oluşturulan Bir Siyasi Kuruluş: Türk Komünist Fırkası (Bakü-1920), Türk Kültürü İncelemeleri Dergisi, no: 6, 2002, s. 31-52; Betül Aslan, Türkiye Azerbaycan İlişkileri ve İbrahim Ebilov, 1920-1923, (İstanbul: Kaynak Yayınları, 2004), s. 43-58; Paul Dumont, La Fascination du Bolchevisme, s. 142-145.

62- 5 Mart 1920’de İstanbul’dan ayrılarak Bakü üzerinden Moskova’ya giden Hüseyin Sait, Lütfi Necdet ve Baha Ali, bu grupla Bakü’de bulundukları sırada karşılaşmıştır. Haziran 1920 tarihli raporlarında Bakü’de “…bir paşalar grubu ve İttihat ve Terakki acentesi…” olduğundan bahsederler. TÜSTAV Komintern Arşivi, CD: 2, Dosya: 2-36, No: 468-472. Bu raporun bir kısmı Tunçay ve Akbulut tarafında yayınlanmıştır. Mete Tunçay ve Erden Akbulut, İstanbul Komünist Grubu’ndan Türkiye Komünist Partisi’ne, s. 21-22.

63-  Betül Aslan, Türkiye Azerbaycan İlişkileri ve İbrahim Ebilov, s. 53-55; Yavuz Aslan, Türkiye Komünist Fırkası’nın Kuruluşu ve Mustafa Suphi, s. 81-85. Transkafkasya’da Bolşevik denetiminin kuruluşuna ilişkin olarak bkz. Bülent Gökay, Emperyalizm ile Bolşevizm Arasında Türkiye, s. 100-122.

64- Yavuz Aslan, Türkiye Komünist Fırkası’nın Kuruluşu ve Mustafa Suphi, s. 81-82; Betül Aslan, Türkiye Azerbaycan İlişkileri ve İbrahim Ebilov, s. 53-55.

65- Söz konusu dosyalar BOA, DH.KMS, 52-4/35, 1338.M.3, künyeli dosyada toplanmıştır.

66- FO, 371/5178, Turco-Bolshevik Co-Operation, Report, Part I: the Nationalists and the Bolscheviks, 7 Eylül 1920, s. 4-5. Ayrıca 5 Mart 1920’de İstanbul’dan hareket ettikten sonra Bakü’ye ulaşan Lütfi Necdet, Hüseyin Sait ve Baha Ali, 15 Haziran tarihli raporlarında, Nuri Paşa’yı bu şehirde bulunan “…paşalar grubu ve İttihat ve Terakki acentesi …” içinde sayarlar. Ancak “…o esnada Dağıstan’da muharebe ile meşgul…” olan Nuri Paşa ile değil Halil Paşa ile görüşebildiklerini söylerler. TÜSTAV Komintern Arşivi, CD: 2, Dosya: 2-36, No: 472. Bu temsilcilik hakkında daha fazla bilgi için bkz. Paul Dumont, “Bakou, Carrefour Révolutionnaire, 1919-1920,” Du Socialisme Ottoman à l’Internationalisme Anatolien, (Istanbul: lSIS, 1997), s. 287-292.

67- “Polis Müdiriyet-i Umumiyesi’ne Tezkire,” 11 Mayıs 1919; “Hüdavendigar Valisi İsmail Beyfendiye,” 7 Mayıs 1919. BOA, DH.KMS, 52-4/35, 1338.M.3.

68- Yunus Yılmaz, Kurtuluş Savaşı’nda İstanbullu ve Ankaralı Komünistler, s. 111-112.

69 -Yeşil Ordu hakkında bkz. Mete Tunçay ve Erden Akbulut, Türkiye Halk İştirakiyun Fırkası (1920-1923), (İstanbul: Sosyal Tarih Yayınları, 2007), s. 9-17; Emel Akal, Milli Mücadelenin Başlangıcında Mustafa Kemal, İttihat Terakki ve Bolşevizm, (İstanbul: TÜSTAV Yayınları, 2008), s. 301-311; Fethi Tevetoğlu, Milli Mücadele Yıllarındaki Kuruluşlar, s. 197-260.

70- Mete Tunçay ve Erden Akbulut, Türkiye Halk İştirakiyun Fırkası, s. 83-86.

71- Müdafaa-i Milliye’nin kuruluşuna ilişkin burada ileri sürülenden farklı bir değerlendirme için bkz. Asaf Özkan, İşgal İstanbul’unda İstihbarat ve Eylem Mim Mim Grubu, s. 40-50.

72- Mete Tunçay ve Erden Akbulut, İstanbul Komünist Grubu’ndan Türkiye Komünist Partisi’ne, s. 22-25.

73- TÜSTAV Komintern Arşivi, CD: 24, Dosya: 31-36, No: 88-90.

74- Mete Tunçay ve Erden Akbulut, İstanbul Komünist Grubu’ndan Türkiye Komünist Partisi’ne, s. 72.

75- Bu Kurultay hakkında bkz. Yavuz Aslan, Birinci Doğu Halkları Kurultayı (1-7 Eylül 1920 – Bakü), İstanbul: Kaynak Yayınları, 2007.

76-  Bu konferans hakkında ayrıntılı bir çalışma için bkz. Emel Seyhan Atasoy ve Meral Bayülgen (ed.), Türkiye İştirakiyun Teşkilatlarının Birinci Kongresi (TKP Kuruluş Kongresi). (Tutanaklar-Belgeler). Bakü 10-16 Eylül 1920, (İstanbul: Sosyal Tarih Yayınları, 2008).

77- Yücel Demirel, TKP MK 1920-1921. Dönüş Belgeleri – 1, (İstanbul: TÜSTAV Yayınları, 2004), s. 40-46.

78- Vanlı Kazım, “Anılarım,” s. 84-87.

79- Münir Süleyman Çapanoğlu, Türkiye’de Sosyalizm Hareketleri ve Sosyalist Hilmi, (İstanbul: Pınar Yayınevi, 1964), s. 72.

80-  A.g.e., s. 64. Salih Reis’in İttihatçılarla ilişkisi hakkında bkz. Nur Bilge Criss, İşgal Altında İstanbul, s. 159. Salih Ağa ve Raşid Ağa’nın İkinci Meşrutiyet döneminde Umum Hamallar Cemiyeti’nin önde gelen şahsiyetleri olduğunu gösteren bir belge için bkz. TİTE, 263/33, 29 Mayıs 1330/11 Haziran 1914. Salih Reis’in direniş hareketinde oynadığı rol için bkz. Kemal Koçer, Kurtuluş Savaşlarımızda İstanbul, s. 20; Mim-Mim ve TSF ile ilişkileri için bkz. Yunus Yılmaz, Kurtuluş Savaşı’nda İstanbullu ve Ankaralı Komünistler, s. 50-57.

81- Tarık Zafer Tunaya, Türkiye’de Siyasal Partiler. Cilt 1: İkinci Meşrutiyet Dönemi, 1908-1918, (İstanbul: İletişim Yayınları, 1998), s. 278-293; Mete Tunçay, Türkiye’de Sol Akımlar, 1908-1925, (İstanbul: İletişim Yayınları, 2009), s. 44-57.

82- Paul Dumont, “Socialisme, Communisme et Mouvement Ouvrier à Istanbul pendant Occupation,” Du Socialisme Ottoman à l’Internationalisme Anatolien, (Istanbul: lSIS, 1997), s. 280. Hüseyin Hilmi’nin İkinci Meşrutiyet dönemindeki siyasal faaliyetleri için bkz. Mehmet Ö. Alkan, “Bir İttihat Terakki Muhalifi Olarak Liberal Sosyalist Hilmi,” Tarih ve Toplum, no: 81, Eylül 1990, s. 41-47.

83- Tarık Zafer Tunaya, Türkiye’de Siyasal Partiler. Cilt 2: Mütareke Dönemi, 1918-1922, (İstanbul: İletişim Yayınları, 2008), s. 396-430. Hüseyin Hilmi 8 Şubat 1919’da 11 Şubat’ta gerçekleşecek toplantı için çağrı yapmıştır. “Menfi ve Sosyalist Arkadaşlara,” İleri, 8 Şubat 1919, s. 3. TSF’nin kuruluşu 10 Mart 1919’da duyurulmuştur. “Türkiye Sosyalist Fırkası,” İleri, 10 Mart 1919, s. 4.

84- İdrak gazetesinin lonca örgütlenmelerine dair eleştirileri ve sandalcılar kahyası Ali Osman Ağa ile girdiği polemik hakkında bkz. Y. Doğan Çetinkaya, “Sosyalizmi İdrak Etmek: Bir Mütareke Dönemi Gazetesi,” Mehmet Ö. Alkan, Tanıl Bora, Murat Koraltürk (der.) Mete Tunçay’a Armağan, İstanbul: İletişim Yayınları, 2007, s. 515-521.

85- TSF tarafından Numan Usta’nın seçilmesi için yayınlanan deklarasyon için bkz. Tarık Zafer Tunaya, Türkiye’de Siyasal Partiler. Cilt: 2, s. 427-429. Bu konuda ayrıca bkz. SHAT, 20 N 167, 57/2, “Le Socialisme en Turquie. L’Election de Numan Effendi,” 27 Aralık 1919.

86- AMAE, Série E, Levant, Turquie, 1918-1929, cilt: 94, karton: 308, dosya: 1, La Situation Politique à Constantinople, s. 156-157.

87- 26 Ocak–6 Şubat 1922 tarihleri arasındaki tramvay grevi sırasında tutuklanan Hüseyin Hilmi, İtalyan Yüksek Komiserliği’ne hitaben yazdığı 9 Mayıs 1922 tarihli mektupta Rıza, Kenan ve Şakir [Rasim] tarafından kötü niyetli bir şekilde greve ikna edildiğini ve bunların Jön Türklerle ilişki içinde olduğu bilinen Behçet Bey isminde biri tarafından elde edildiğini öne sürer. TİTE, 57/124, Dersaadet İtalyan Mümessiliği Cenab-ı Aliyesi’ne, 9 Mayıs 1922. Hüseyin Hilmi’nin bu mektupta bahsettiği Kenan’ın Fransız raporunda ismi geçen Kenan’la aynı kişi olması muhtemeldir.

88- Ekim 1921 tarihli Fransız raporuna göre Şakir Rasim, TSF’nin ikinci başkanıdır. SHAT, 20 N 1106, Karton: 38/4, Dosya: 1, “Note de la Réunion concernant la Grève des Tramways à Constantinople, tenue au Q. G. des Forces Alliées d’Occupation,” 8 Ekim 1921.

89 “Amele Kongresi,” Tevhid-i Efkar, 10 Mart 1922, s. 1-2.

90- “Türkiye’de Sosyalist Hareket” isimli bu rapor için bkz. Mete Tunçay ve Erden Akbulut, İstanbul Komünist Grubu’ndan Türkiye Komünist Partisi’ne, s. 74-76.

91- A.g.e., s. 75,

92- A.g.e.

93- Bu konuda bkz. Mete Tunçay, “Kurtuluş Savaşında Solcularla Mim-Mim’cilerin İlişkisi”; Erol Ülker, “Solcularla Mim-Mim’cilerin İlişkisi Üzerine Yeni Bilgiler”; Yunus Yılmaz, Kurtuluş Savaşı’nda İstanbullu ve Ankaralı Komünistler.

94- S. Üstüngel [İsmail Bilen], TKP. Doğuşu, Kuruluşu, s. 10.

95- Mesut Aydın tarafından tam metni yayınlanan bir belgeye göre Hemşinli Mehmet ismindebiri Müdafaa-i Milliye Eminönü örgütlenmesinin kadroları arasındadır. Mesut Aydın, Milli Mücadele Dönemi, s. 287.

96- TKP MK Sekreteri İsmail Bilen, Kısa Biyografi, (İstanbul: TÜSTAV Yayınları, 2004), s. 9-15

97- Sosyal Demokrat Fırka, Osmanlı Mesai Fırkası ve mütareke döneminde kurulan diğer sol sosyalist partiler için bkz. Mete Tunçay, Türkiye’de Sol Akımlar, s. 79-86.

98- Şefik Hüsnü’nün 1922 yılında yazdığı bir rapora göre, bu parti yaklaşık olarak 1.200 üyeye sahipti ve üyelerinin % 65’i işçilerden oluşuyordu. Mete Tunçay ve Erden Akbulut, İstanbul Komünist Grubu’ndan Türkiye Komünist Partisi’ne, s. 176.

99- Paul Dumont, “les Organisations Socialistes et la Propagande Communiste à Istanbul pendant l’Occupation Allié, 1919-1922”, Du Socialisme Ottoman à l’Internationalisme Anatolien, (İstanbul: lSIS, 1997), s. 204.

100- A.g.e.

101- TSF ve işçi hareketleri hakkında ayrıca bkz. Nur Bilge Criss, İşgal Altında İstanbul, s. 123-141; Lütfü Erişçi, “Türkiye’de İşçi Sınıfının Tarihi,” Sosyal Tarih Araştırmaları, (İstanbul: TÜSTAV Yayınları, 2003), s. 96-101; Oya Sencer, Türkiye’de İşçi Sınıfı: Doğuşu ve Yapısı, (İstanbul: Habora Kitabevi, 1969), s. 244-293; Kadir Yıldırım, Osmanlı’da İşçiler (1870-1922). Çalışma Hayatı, Örgütler, Grevler, (İstanbul: İletişim Yayınları, 2013), s. 287-296.

102- Enver Behnan Şapolyo da İstanbul’da kurulması planlanan gizli bir teşkilatın şehirdeki Türkleri korumak ve fırsat olursa isyan çıkarmak için fabrika ve tramvay amelelerinin örgütlenmeyi amaçladığından bahseder. Enver Behnan Şapolyo, Kemal Atatürk ve Milli Mücadele Tarihi, (Ankara: Rafet Zaimler Yayınevi, 1958), s. 279.

103- Fethi Tevetoğlu, Türkiye’de Sosyalist ve Komünist Faaliyetler, s. 71. Esenkova’nın söz konusu makalesi “Le communisme en Turquie” olarak isimlendirilmiştir ve 1964 yılında Est et Ouest dergisinde yayınlanmıştır. Ben bu makaleyi henüz elde edemedim.

104- Erol Ülker, “Mayıs 1920 Tramvay Grevi: Türkiye Sosyalist Fırkası ve İşçi Hareketi Üzerine Bir Değerlendirme,” Kebikeç, no: 36, Aralık 2013, s. 243-257.

105- A.g.e., s. 247-248.

106- “Tramvay Amelesi”, Meslek, 28 Nisan 1925, s. 5; Mete Tunçay, 1923 Amele Birliği, (İstanbul: Sosyal Tarih Yayınları, 2009), s. 39.

107- Erol Ülker, “Mayıs 1920 Tramvay Grevi”, s. 248-250.

108- “Tramvay Amelesi Tatil-i Eşgal Edeceklerini Söylüyorlar,” İkdam, 10 Nisan 1920, s. 2.

109- Mete Tunçay, Türkiye’de Sol Akımlar, s. 199. Vatmanların grevdeki rolüne ilişkin olarak bkz. “Grev Devam Ediyor,” Alemdar, 13 Mayıs 1920, s. 4.

110- Erol Ülker, “Mayıs 1920 Tramvay Grevi”, s. 250-252.

111- “Tramvay Amelesi Bugün Tatil-i Eşgal Ediyor,” İkdam, 11 Mayıs 1920, s. 3.

112- FO, 371/5293, “Report on Labor Organizations, Trade Unions, Guilds, Etc.,” s. 3.

113- AMAE, Série E, Levant, Turquie, 1918-1929, cilt: 94, karton: 308, dosya: 1, La Situation Politique à Constantinople, s. 155.

114- Erol Ülker, “Mayıs 1920 Tramvay Grevi”, s. 252-254.

115- Mete Tunçay ve Erden Akbulut, İstanbul Komünist Grubu’ndan Türkiye Komünist Partisi’ne, s. 34.

116- Latif grevin Şubat ayında gerçekleştiğini söyler, a.g.e., s. 40-41; Emel Seyhan Atasoy ve Meral Bayülgen (ed.), Türkiye İştirakiyun Teşkilatlarının Birinci Kongresi, s. 183.

117- Yücel Demirel, TKP MK 1920-1921. Dönüş Belgeleri – 1, (İstanbul: TÜSTAV Yayınları, 2004), s. 40-46.

118- Mete Tunçay ve Erden Akbulut, İstanbul Komünist Grubu’ndan Türkiye Komünist Partisi’ne, s. 75.

119- Yücel Demirel, TKP MK 1920-1921, s. 45.


Kaynakça

Arşiv Belgeleri

Archives du Ministere des Affaires Etrangeres (AMAE), Paris

E-Levant, 1918-1929

Cilt: 94, Karton: 308, Dosya: 1

Başbakanlık Osmanlı Arşivi (BOA), İstanbul

Dâhiliye Vekaleti (DH), Kalem-i Mahsus Müdüriyeti Belgeleri (KMS)

Belge No: 52-4/35

Public Record Office, Foreign Office Catalogs (FO), Londra Belge No: 371/5165; 371/5178; 371/6474; 371/5293 Service Historique de l’Armee de Terre (SHAT), Paris 20 N 167 Belge No: 57/2.

20 N 1106 Belge No: 38/4/1

Türkiye İnkılap Tarihi Enstitüsü Arşivi (TİTE), Ankara Belge No: 34/8; 57/124; 70/3; 263/33; 299/34

Türkiye Sosyal Tarih Araştırmaları Vakfı Komintern Arşivi (TÜSTAV Komintern Arşivi), İstanbul

CD: 24, Dosya: 31-36, No: 88-90; CD: 2, Dosya: 2-36, No: 468-472


Süreli Yayınlar

Alemdar

“Grev Devam Ediyor,” 13 Mayıs 1920, s. 4.

İkdam

“Tramvay Amelesi Tatil-i Eşgal Edeceklerini Söylüyorlar,” 10 Nisan 1920, s. 2 “Tramvay Amelesi Bugün Tatil-i Eşgal Ediyor,” 11 Mayıs 1920, s. 3

İleri

“Menfi ve Sosyalist Arkadaşlara,” 8 Şubat 1919, s. 3 ‘Türkiye Sosyalist Fırkası,”10 Mart 1919, s. 4

Meslek

“Tramvay Amelesi,” 28 Nisan 1925, s. 5.

Tevhid-i ‘Efkâr

“Amele Kongresi,” 10 Mart 1922, s. 1-2


Kitaplar ve makaleler

– Akal, Emel, millî Mücadelenin Başlangıcında Mustafa Kemal., İttihat Terakki ve Bolşevizm, İstanbul: TÜSTAV Yayınları, 2008.

– Akal, Emel, Moskova-Ankara-Londra Üçgeninde İştirakiyuncular, Komünistler ve Paşa Hazretleri, İstanbul: İletişim Yayınları, 2013.

– Alkan, Mehmet Ö., “Bir İttihat Terakki Muhalifi Olarak Liberal Sosyalist Hilmi,” Tarih ve Toplum, no: 81, Eylül 1990, s. 41-47.

– Aslan, Betül, Türkiye Azerbaycan İlişkileri ve İbrahim Ebilov, 1920-1923, İstanbul: Kaynak Yayınları, 2004.

– Aslan, Yavuz, Türkiye Komünist Fırkası’nın Kuruluşu ve Mustafa Suphi, Ankara: Türk Tarih Kurumu Basımevi, 1997.

– Aslan, Yavuz, “Bolşeviklerle İlişki Kurmak Amacıyla Oluşturulan Bir Siyasi Kuruluş: Türk Komünist Fırkası (Bakü-1920),” Türk Kültürü İncelemeleri Dergisi, no: 6, 2002, s. 31-52.

– Aslan, Yavuz, Birinci Doğu Halkları Kurultayı (1-7 Eylül 1920 — Bakü), İstanbul: Kaynak Yayınları, 2007.

– Atasoy, Emel Seyhan and Meral Bayülgen (eds.), Türkiye İştirakiyun Teşkilatlarının Birinci Kongresi (TKP Kuruluş Kongresi). (Tutanaklar-Belgeler). Bakü 10-16 Eylül 1920, İstanbul: Sosyal Tarih Yayınları, 2008.

– Aydın, Mesut, millî Mücadele Dönemi’nde TBMM Hükümeti Tarafından İstanbul’da Kurulan Gizli Gruplar ve Faaliyetleri, İstanbul: Boğaziçi Yayınları, 1992.

– Banoğlu, Niyazi Ahmet, “Milli Kongre ve Faaliyetleri,” Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi, Kasım 1988, cilt: 3, no: 7, s. 197-212, http://www.atam.gov.tr/dergi/sayi-07/milli- kongre-ve-faaliyetleri

– Benlisoy, Foti ve Y. Doğan Çetinkaya, “Erken Dönem Müslüman/Türk Sosyalizmi ve İştirakçi Hilmi”, Tanıl Bora ve Murat Gültekingil (der.), Modern Türkiye’de Siyasi Düşünce, Sol Düşünce, cilt: 8, İstanbul: İletişim Yayınları, 2007, s. 165-183.

– Cerrahoğlu, A., Türkiye’de Sosyalizmin Tarihine Katkı, İstanbul: May Yayınları, 1975.

– Criss, Nur Bilge, İşgal Altında İstanbul, 1918-1923, İstanbul: İletişim Yayınları, 2008.

– Çapanoğlu, Münir Süleyman, Türkiye’de Sosyalizm Hareketleri ve Sosyalist Hilmi, İstanbul: Pınar Yayınevi, 1964.

– Çetinkaya, Y. Doğan, “Sosyalizmi İdrak Etmek: Bir Mütareke Dönemi Gazetesi,” Mehmet ö. Alkan, Tanıl Bora, Murat Koraltürk (der.) Mete Tunçay’a Armağan, İstanbul: İletişim Yayınları, 2007, s. 499-536.

– Çukurova, Bülent, Kurtuluş Savaşı’nda Haberalma ve Yeraltı Çalışmaları, Ankara: Ardıç Yayınları, 1994.

– Demirel, Yücel, TKP MK 1920-1921. Dönüş Belgeleri — 1, İstanbul: TÜSTAV Yayınları, 2004.

– Dumont, Paul, Du Socialisme Ottoman a l’Internationalisme Anatolien, İstanbul: lSIS, 1997.

-Erdal, Serkan, “Osmanlı Sanatkâran Cemiyeti”, Atatürk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, no: 19 (1), 2015, s. 163-178.

– Erişçi, Lütfü, “Türkiye’de İşçi Sınıfının Tarihi,” Sosyal Tarih Araştırmaları, İstanbul: TÜSTAV Yayınları, 2003, s. 89-114.

– Gökay, Bülent, Emperyalizm ile Bolşevizm Arasında Türkiye, İstanbul: Agoro Kitaplığı, 2006.

– Gürel, Burak ve Fulya Özkan, “İsmail Bilen (Laz İsmail),” Modern Türkiye’de Siyasi Düşünce, Sol Düşünce, cilt: 8, İstanbul: İletişim Yayınları, 2007, s. 294-309.

– Harris, George S., The Origins of Communism in Turkey, Stanford: Hoover Institution Publication, 1967.

– Hiçyılmaz, Ergun, Türk Devrimi’nde Bir Gizli Örgüt: Karakol, İstanbul: Destek Yayınevi, 2012.

– Himmetoğlu, Hüsnü, “M. Mücadele Esnasında İstanbul’daki Gizli Kurullardan M.M. Grubu ve Gerçek Yüzü,” Yakın Tarihimiz. cilt: 3. sayı: 32, 4 Ekim 1962, s. 165-167.

– Himmetoğlu, Hüsnü, Kurtuluş Savaşı’nda İstanbul ve Yardımları, Cilt: 1, İstanbul: Ülkü Basıme¬vi, 1975.

– Ilgaz, Hasene, “Milli Mücadele’de Varlığı Gizli Kalan Bir Cemiyet: Karakol Cemiyeti,” Tarih ve Edebiyat Mecmuası, 1 Ocak 1981, no: 17, s. 13-14.

– Karakaya, Ali, İşgal Altında İstanbul, İstanbul: İnkılap Kitabevi, 2016.

– Kip, M. Kazım (Vanlı Kazım), “Anılarım,” Erden Akbulut (der.), millî Azadlık Savaşı Anıları, İstanbul: TÜSTAV Yayınları, 2006, s. 79-94.

– Koçer, Kemal, Kurtuluş Savaşlarımızda İstanbul. İşgal Senelerinde M.M. Grubunun Gizli Faaliyeti, İstanbul: Vakit Basımevi, 1946.

– Kocaoğlu, Bünyamin, Mütareke’de İttihatçılık. İttihat ve Terakki Partisi’nin Dağılması, İstanbul: Temel Yayınları, 2006.

– Özkan, Asaf, “Arkadaşlarının Kaleminden Mim Mim Grup Reisi Topkapılı Mehmet Bey,” Tarihin Peşinde – Uluslararası Tarih ve Sosyal Araştırmalar Dergisi, no: 10, 2013, s. 29-62.

– Özkan, Asaf, İşgal İstanbul’unda İstihbarat ve Eylem Mim Mim Grubu, Erzurum: Salkımsöğüt Yayınevi, 2015.

– Polat, Nazım H., Müdafa-i Milliye Cemiyeti, Ankara: Kültür Bakanlığı Yayınları, 1991.

– Polat, Nazım H., “İstanbul Müdafaa-i Milliye Teşkilatı ve ‘Talimatnamesi,” Tarih ve Toplum, cilt: 13, no: 77, Mayıs 1990, s. 282-285

– Sencer, Oya, Türkiye’de İşçi Sınıfı: Doğuşu ve Yapısı, İstanbul: Habora Kitabevi, 1969.

– Şapolyo, Enver Behnan, Kemal Atatürk ve millî Mücadele Tarihi, Ankara: Rafet Zaimler Yayınevi, 1958.

– Tansu, Samih Nafiz, İki Devrin Perde Arkası. Anlatan: Emekli Süvari Albayı Hüsamettin Ertürk (Teşkilat-ı Mahsusa Başkanı), İstanbul: Çınar Matbaası, 1969.

– Tevetoğlu, Fethi, Türkiye’de Sosyalist ve Komünist Faaliyetler, Ankara: Ayyıldız Matbaası, 1967.

– Tevetoğlu, Fethi, millî Mücadele Yıllarındaki Kuruluşlar. Karakol Cemiyeti, Türkiye’de İngiliz Muhipleri Cemiyeti, Wilson Prensipleri Cemiyeti, Yeşilordu Cemiyeti, Ankara: Türk Tarih Kurumu Basımevi, 1988.

– TKP MK Sekreteri İsmail Bilen, Kısa Biyografi, İstanbul: TÜSTAV Yayınları, 2004.

– Tunaya, Tarık Zafer, Türkiye’de Siyasi Partiler, 1859-1952, İstanbul: Doğan Kardeş Yayınları, 1952.

– Tunaya, Tarık Zafer, Türkiye’de Siyasal Partiler. Cilt 1: İkinci Meşrutiyet Dönemi, 1908-1918, İstanbul: İletişim Yayınları, 1998.

– Tunaya, Tarık Zafer, Türkiye’de Siyasal Partiler. Cilt 2: Mütareke Dönemi, 1918-1922, İstanbul: İletişim Yayınları, 2008.

– Tunçay, Mete, “Kurtuluş Savaşında Solcularla Mim-Mim’cilerin İlişkisi,” Milliyet Sanat Dergisi, Ocak 1978, s. 25.

– Tunçay, Mete ve Erden Akbulut, Türkiye Halk İştirakiyun Fırkası (1920-1923), İstanbul: Sosyal Tarih Yayınları, 2007.

– Tunçay, Mete, Türkiye’de Sol Akımlar, 1908-1925, İstanbul: İletişim Yayınları, 2009.

– Tunçay, Mete, 1923 Amele Birliği, İstanbul: Sosyal Tarih Yayınları, 2009.

– Tunçay, Mete ve Erden Akbulut, Beynelmilel İşçiler İttihadı (Mütareke İstanbulu’nda Rum Ağırlıklı Bir İşçi Örgütü ve TKP ile İlişkileri), İstanbul: Sosyal Tarih Yayınları, 2009.

– Tunçay, Mete and Erden Akbulut, İstanbul Komünist Grubu’ndan Türkiye Komünist Partisi’ne, 1919-1926, 1. Cilt 1919-1923, İstanbul: Sosyal Tarih Yayınları, 2013.

– Ülker, Erol, “Mayıs 1920 Tramvay Grevi: Türkiye Sosyalist Fırkası ve İşçi Hareketi Üzerine Bir Değerlendirme,” Kebikeç, no: 36, Aralık 2013, s. 243-257

– Ülker, Erol, “Solcularla Mim-Mim’cilerin İlişkisi Üzerine Yeni Bilgiler,” Toplumsal Tarih, No: 249, Eylül 2014, s. 69-73

– Üstüngel, S. [İsmail Bilen], TKP. Doğuşu, Kuruluşu, Gelişme Yolları, İstanbul: Alev Yayınları, 2004

– Yerasimos, Stefanos, Türk-Sovyet İlişkileri: Ekim Devrimi’nden millî Mücadele’ye, İstanbul: Gözlem Yayınları, 1979.

– Yıldırım, Kadir, Osmanlı’da İşçiler (1870-1922). Çalışma Hayatı, Örgütler, Grevler, İstanbul: İletişim Yayınları, 2013.

– Yılmaz, Yunus, Kurtuluş Savaşı’nda İstanbullu ve Ankaralı Komünistler, İstanbul: İleri Yayınları, 2014.

– Zeki Cemal, “Memleketimizdeki Amele Hareketlerinin Tarihi,” Mustafa Şahin (yay. haz.), Toplumsal Tarih, sayı: 41, cilt: 7, Mayıs 1997, pp. 26-32.

– Zürcher, Eric Jan, millî Mücadelede İttihatçılık, İstanbul: İletişim Yayınları, 2010.


Kebikeç – İnsan bilimleri için kaynak araştırmaları dergisi, Sayı: 41, 2016 – Ankara.