Fütürist Tiyatro – M. Brauneck


“Karoserisini, içine çektiği havanın etkisiyle patlayacakmış görüntüsü veren yılan benzeri boruların süslediği bir yarış arabası,… Samothrakeli Nike’den daha güzeldir.”(Filippo Tommaso Marinetti: Fütürizm Bildirgesi (1909).

Fütürist akım, Filippo Tommaso Marinetti’nin (1876-1944), Paris’te 20 Ocak 1909 tarihinde “Le Figaro” gazetesinin ilk sayfasında yayımlanan Le Futurisme bildirgesi ile başlamıştır. O zamana dek her şeyden önce 1905 yılında yayın yaşamına geçirdiği “Poesia” adlı dergi ile yazın çevrelerinde adını duyurmuş olan Marinetti, Mart ayında Trieste’de politikaya girerek seçim kampanyalarına katılmıştır. Marinetti’nin kısa zamanda birbiri ardına daha birçok bildirgesi yayımlanmıştır (bunlardan en önemlisi “Ayışığına Ölüm” başlıklı bildirgesidir). Ocak/Şubat 1910 tarihinde Marinetti’nin ressam Umberto Boccioni, Carlo Carra, Luigi Russolo, Giacomo Balla ve Gino Severini ile son derece önemli olan karşılaşması gerçekleşir. Böylece, fütürist grubun çekirdeği oluşur; Ekim 1913’de Enrico Prampolini, Mart 1914’te de Depero fütüristlere katılırlar.

Fütüristler, o güne dek geçerli bütün kuralların yıkıldığını bildirerek, yeni ve devrimci bir yaşam düşüncesini açıklarlar. Fütürist program, alışılmış yaşam değerleri yerine, tutkuyla çağcıl olanın yanında yer olmaya çağırır insanları. Fütüristlerin çağcıl olana karşı olan bu inançları, onların tekniğe ve makineye gösterdikleri ateşli tutkuda ve genç kuşağın yaşantısının bir anlatımı olan hırçın dillerinde açıkça görülmektedir:

“1. Biz tehlikeye karşı duyduğumuz sevgiyi, enerji ve atılganlığa duyduğumuz yakınlığı yüceltmek istiyoruz.

2. Yüreklilik, gözüpeklik ve başkaldırı, bizim yazınımızın en temel öğeleri olacaktır.

3. Bugüne dek yazın, düşünce tembelliğinden, kendinden geçmeden ve uykudan övgü ile söz etmiştir. Biz ise şimdi saldırgan devinimi, ateşli uykusuzluğu, koşar adımı, ölüm taklasını, şamarı ve yumruğu övüyoruz.

4. Dünyanın güzelliğinin, yeni bir güzellikle daha da zenginleştiğini açıklıyoruz: Bu güzellik, hızın güzelliğidir. Karoserisini, içine çektiği havanın etkisi ile patlayacakmış görüntüsü veren yılan benzeri boruların süslediği bir yarış arabası (…), motoru ısıtılırken son derece yüksek bir gürültü çıkaran bir araba, Samothrakeli Nike’dan daha güzeldir.

5. İdeal ekseni, kendi yörüngesinde hızla ilerleyen dünyayı dolaşan dümeni elinde bulunduran insanı yüceltmek istiyoruz.

6. Yazar, temel elementlerin ateşli tutkularını çoğaltmak için gönüllü ve içtenlikle kendini vermekten çekinmemelidir.

7. Güzellik artık yalnızca savaşımda söz konusudur. Saldırgan özelliklerden yoksun bir yapıt, bir başyapıt olamaz.Yazın, insanların önünde saygıyla eğilmelerini sağlamak amacıyla bilinmeyen güçlere yapılan bir saldırı olarak algılanmalıdır.

8. Biz çağımızın en son aşamasında bulunuyoruz! (…) Olanaksızlığın gizemli kapılarını açmak için neden geriye bakalım? Zaman ve mekân dün yok olmuştur. Bizler artık mutlak olanda yaşıyoruz, çünkü artık sonsuz ve her zaman için varolacak olan hızı yaratmış bulunuyoruz.

9. Dünyanın tek temizlik aracı olan savaşı, militarizmi, yurtseverliği; anarşistlerin yok etme eylemlerini, insanların uğrunda öldükleri güzel düşünceleri ve kadınların hor
görülmesini yüceltmek istiyoruz.

10. Müzeleri, kitaplıkları ve her türlü akademiyi yıkmak ve ahlakçılığa, feminizme ve belli çıkarlar ve amaçlardan kaynaklanan korkaklığa karşı savaş açmak istiyoruz.

11. Çalışan, eğlenen ve ayaklanmalara neden olan büyük insan kitlelerini yüceltmek istiyoruz; çağdaş başkentlerdeki renkli ve çoksesli devrimci akımları yüceltmek istiyoruz; göz kamaştıran elektrikli aylar tarafından aydınlatılan silah depolarını ve tersaneleri, dumanlı yılanlara benzer trenleri yutan istasyonları; göğe yükselen dumanlarıyla bulutlara asılı duran fabrikaları, dev atletler gibi nehirlerin iki yakasını birleştiren ve güneş ışığında bıçak gibi parlayan köprüleri, göğü inleten ve serüvenler peşinde koşan vapurları, raylarda, borularla çevrelenmiş dev çelik beygirler gibi koşmakta olan geniş göğüslü lokomotifleri ve rüzgârda bir bayrak gibi sallanan ve coşkulu bir topluluğun alkışını andıran pervanesiyle göklerde kayarcasına uçan uçakları yüceltmek istiyoruz.” (F.T. Marinetti, Fütürizm Bildirgesi, 1909).

Fütürist başkaldırının ortaya çıkmasının nedenlerini yüzyıl başlarında İtalya’nın ekonomik, politik ve düşünsel durumunda aramak gerekir. Bu dönemde İtalya, ekonomik ve teknolojik açıdan az gelişmiş, politik açıdan bir dağınıklığın ve kısmen bağımlılığın (İtalya’nın bazı bölgeleri Avusturya tarafından işgal edilmiştir) ve düşünsel yaşamda açık bir durgunluğun egemen olduğu bir ülke konumunda idi. Bir yandan ulusal birlik için çabalayan kimi büyük kentsoylular (Avusturya ile olan savaş durumu), diğer yandan endüstrileşme ve modernleşme ile birlikte gerçek durumlarının düzeleceğine inanan İtalya’nın kuzeyindeki sosyalist işçiler arasından kişiler, fütürizm taraftarları arasına katılıyorlardı. Faşistlerle birliktelik içinde bulunan birçok fütüristlerle, sosyalist işçi akımı içinde bulunan diğer fütürist grupların tutumları, fütürist akımın çelişkilerini ortaya koyması açısından önemlidir.

Fütüristler, Marinetti önderliğinde kimi ilginç etkinliklerle kamuoyunun dikkatlerini çekmeye çalışıyorlardı; çok kısa süre sonra bütün Avrupa’da adlarını duyurmuşlardı. 1912’de, Herwarth Walden, dışavurumcu bir dergi olan Der Sturm’da, Marinetti’nin bildirgesini yayımladı. 1914 yılında, Moskova’da Rusça’ya çevrilmiş olan “İtalyan Fütüristlerin Bildirgesi” adlı bir derleme yayımlandı.

Fütürist estetiğin odak noktasını eşzamanlılık ilkesi oluşturur. Bu ilke, aynı zamanda, bütün öncü sanat akımlarının temel ilkesidir. Zamansal yapı olarak eşzamanlılık ilkesi, tarihi, zaman akışını yadsımakta, sanat yapıtında, öznenin son derece köktenci bir biçimde kendi başına yapayalnız bulunduğu “zamandışı” bir mekân oluşturmaktadır. Öznenin parçalanmış bir gerçeklikte yaşadığı deneyimler, yerini, çağrışımlarla dolu düşgücü ve alışılmış bütün kuralları bir yana bırakan estetik bir üretkenliğe bırakır. Fütürist akımın seçkinci bir ideolojiye dayandığı, fütürist estetiğin bu ilkelerinde açıkça görülmektedir

Fütürizm, tiyatronun gelişimiyle, özellikle deneysel ve öncü tiyatro ile ilgili önemli yenilikler getirmiştir:

1. Fütürist gösteriler, salon ve sokak etkinlikleri, kitle etkinlik biçimleri olarak büyük teyatral etki yaratırlar. Protesto eylemi burada bir sanatsal eylem olarak görülür; skandallar, son derece hızlı gelişen dinsel törenler gibi estetize edilirler: Kışkırtıcı ve kültür-eleştirel bildirgelerin, eylem stratejilerinin okunması, kalabalıkların karmaşa içerisinde birbirine düşmesini sağlar; her yerde gürültü, kavga egemendir; nesneler havada uçuşur, taşkın giysili insanlar pankartlar taşıyarak bir tiyatro geçidi sunarlar. Burada izleyiciler de katılır oyuna. Bu etkinliklere katılan herkes için güncel yaşam bir tiyatrodur. Bu biçimler, dada akımı tarafından benimsenir; daha sonra, 60’lık yıllarda, bunlar sokak tiyatrosu olarak çıkar karşımıza.Bu eylem sanatının yaratıcısı, her şeyden önce, Marinetti’dir.

2. Varyete ve müzikhol tiyatrosu. Geleneksel tiyatro kültürüne karşı geliştirilmiş, polemiğe büyük bir eğilimi olan, değişik bir tiyatro modelidir bu: Bu tiyatroda içine kapalı düşünen izleyici bir şokla uyarılır, düşünmesi önlenerek, sinirsel bir heyecan yaratılır; geleneksel içedönük kültür yerine, sıradan ve saldırgan dış çekicilikler önplana çıkarılır. Klasik yazın tiyatrosu geleneğine karşı, bütün çağdaş teknik (film,projeksiyon) ve sanatsal araçlar (akrobasi, ilgi çekici gösteriler) kullanılır. İzleyici bünlük yaşamda karşılaştığı etkilere, büyük kentlerdeki yaşamın hızlı akışına hazırlanarak, bunlara uyum sağlaması amaçlanır. Özellikle Rusya’daki öncü sanatçıları etkilemiş olan Marinetti’nin Variete adlı bildirgesi, bu tiyatro biçimini son derece iyi tanımlar. Burada söz konusu olan, bu tiyatronun temelini oluşturan ve karşılıklı olarak birbirini tamamlayan fütürist tiyatronun iki yapısal öğesidir: Bunlar montaj ve eşzamanlılık ilkeleridir. Bu iki ilke ile fütüristler, çağdaş yaşam gerçekliğini yansıtmak ve izleyiciye “yeni bir fütürist duyarlılık” kazandırmak isterler.

3. Özellikle Enrico Prompolini (1894-1956), Fortunato Depero (1892-1960) ve Giacomo Balla (1871-1958) tarafından geliştirilen fütürist deneysel tiyatro. Burada bir sanat biçimi olarak tiyatro korunmakta, ancak deneysel estetiğinden dolayı geleneksel tiyatro ile bütün bağlarını koparmaktadır. Sahneyi tümüyle teknik araçlarla donatmayı amaçlayan, oyunculara yer vermeyen, figürler ve nesnelerin bulunduğu, ışık, ses ya da renk oyunu olarak gerçekleştirilen bir tiyatrodur bu. Bu tiyatro türü, görsel sanatlara çok yakındır ve daha sonra ortaya çıkacak olan gösterim sanatının gelişiminin ilk biçimi olarak da görülebilir. Fütürizmin gelenekle tümüyle kopardığı bağlar, burada sanat biçimi içine alınmıştır.

4. Fütürist tiyatro için son derece tipik olmasına karşın, uygulamada önemli bir yer tutmayan, Fedele Azari’nin 1918 yılının ilk yazında gerçekleştirdiği uçuş tiyatrosu. İtalyan ordusunda pilot olarak çalışmakta idi Azari ve bu konudaki düşüncelerini Nisan 1919 tarihinde “Fütürist Uçuş Tiyatrosu” bildirgesinde dile getirmiştir. Fütürisitlerin makineye ve tekniğe duydukları hayranlık, tutarlı bir biçimde Azari’nin uçuş tiyatrosu ile üretime geçirilmiştir. Azari, kendi taslağımı şöyle tanımlar:

“Biz fütürist pilotlar, yeryüzüne dik olarak yükseklere uçmayı ve dikey olarak hiçliğe yapılan düşüşleri, merkezkaç kuvveti vücudumuzu oturduğumuz küçük koltuğa bastırırken, isteğin verdiği sarhoşluk ile dönüşler yapmayı ve bizi, hiçlik içerisinde bulunan, dönen merdivenlere sürükleyen sarmal biçimli hava akımlarına bırakmayı severiz: Sürekli daha çok zevk veren keskin dönüşleri iki, üç ya da on kez yinelemeyi, burgu dönüşü yaparken kanatlara dayanmayı, burgaç biçimli uçuşları, kayarak uçmayı, uzun uçuşlarda ölü yaprak gibi kendimizi salıvermeyi, soluk kesici sayısız ters dönüşlerde kendimizden geçmeyi, kısaca yuvarlanmayı, sallanmayı ve uçaklarımızla havada dev bir yeldeğirmeni çizerek, gökyüzünde görünmez trapezler üzerinde dönmeyi severiz. Biz fütürist pilotlar uçak yardımıyla, karmaşık ruh durumlarını dile getirebilecek yeni bir sanat biçimi yaratabiliriz.

Biz pilotlar, kendi duygularımızı ve şiirselliğimizi uçaklarımızın sallanışı ve çeşitli yönlere yapılan hızlı gidiş gelişlerle gökyüzünden aşağılara haykırırız; bu arada attığımız taklalar, doğaçlama hiyeroglifler ve garip evrimler bu olaydan aldığımız zevkin ritmine uygun olarak gerçekleştirilir. Uçarken yarattığımız sanat biçimi dansa benzer; ancak görkemli arkaplanı, ulaşılamaz dinamizmi ve örneğin, mekânın üçboyutunun kullanılması gibi sağladığı değişik olanaklar, bu sanat biçimini danstan daha üstün kılar. (…)

Bu tür anlatımlar ya da gösteriler iki veya daha çok uçakla yapıldığında, bütün bir diyalog ve dramatik eylem gerçekleştirilebilir. Örneğin, izleyici uçaklarla yapılan bir karşılaşmayı izlerken, rakiplerin değişik tutumlarını gözleyerek pilotların duygularını anlayabilir; insan saldırıda bulunan tarafın sıçrayışlarını, sarmal biçimli yükselişini saldırı ile karşılaşan pilotun kediyi andırır ya da açık saldırgan, duygusal ya da dikkatli taktiklerinden ayırabilir. Ancak, bu, uçuş anında olası anlatım olanaklarının yalnızca bir yönüdür. Bir başka deyişle, şimdiye dek sanat dışı amaçlarla kullanılmış olan anlatım olanaklarını sanatsal olarak birleştirerek, yeni bir akrobasi ile hava sanatı yaratmak istiyoruz.(…)

Fütürist “üonarumori”nin yaratıcısı ve bir dahi olan arkadaşım Luigi Russolo ile birlikte, motorun sesini yükselten bir motor kapağı ve motorun işlevini etkilemeden onun sesini düzenleyen yeni bir egzoz tipi geliştirdik.

Her uçak, fütürist bir ressam tarafından boyanarak imzalanacaktır: Balla, Russolo, Frei, Depero, Dudreville, Baldessari, Rosai, Furazzi, Ginna, Conti, Sironi gibi fütürist ressamlar, daha şimdiden ilginç uçak dekorasyonu tasarlamışlardır. Özel bir açıklıktan bırakılacak, renkli ve kokulu toz, konfekti, raket, paraşüt, oyuncak bebek ve balon gibi cisimlerle etkileyici bir iz “oluşturulabilir”(…)

Havada özgürce uçmaya izin verilir verilmez, fütürist pilotlar Milano üzerinde gece gündüz diyaloglar, sessiz gösteriler, dans, ve Marinetti, Buzzi, Corra, Settimelli, Folgore gibi büyük fütürist şairlerin yazdığı göklerin paroliberi ile ilgili şiirlerden oluşan tiyatro gösterileri sunacaklardır. Gün boyu sayısız bir izleyici topluluğu üzerinde dumanların renklendirdiği göklerde uçaklar dans edecekler; gece ise, bunlar havada değişken biçimler oluşturarak, ışıkların eşliğinde büyüleyici danslar yapacaklardır.

(1) Fütürist hava tiyatrosu yalnızca özel sanatsal özelliklere sahip değildir, aynı zamanda bu tiyatro türünün özünde kahramanlık yatar ve yüreklilik için güzel ve sevilen okul olacaktır.

(2) Fütürist tiyatro gerçek anlamda bir halk tiyatrosu olacaktır; çünkü, pilotları ve fütürist ressamların boyadıkları uçakları yakından görmek istedikleri için parasını ödeyerek asıl tribünde yer ayırtanlar dışında, milyonlarca seyirci, gösteriyi ücretsiz izleyebilecektir. Böylece, yoksulların da bir tiyatrosu olacaktır sonunda.

(3) Genişletilmiş gösteri alanı, büyük bir izleyici topluluğu ve uçan oyuncularına karşı gösterilen sevgi ile (bunlar arasında özellikle Zucconi, Duse, Caruso ve Tamaqno önplana çıkacaklardır) hava tiyatrosu, ticari ve endüstriyel hava taşımacılığını da özendirecektir.

(4) Böylece, bu tiyatro, ulaşmayı amaçladığımız büyük fütürist ulusumuzun gerçek, yararlı, tümüyle özgür, erkeksi, enerji dolu ve pratik tiyatrosu olacaktır.”

Çağdaş tiyatronun İtalya’da benimsenmesine, aynı zamanda eleştirmen, oyun yazarı, tiyatro yöneticisi, yönetmen, tiyatro tarihçisi, arkeolog, fotoğrafçı, film yapımcısı olan ve 11 Şubat 1890 tarihinde Frosinore’de doğup, 15 Temmuz 1960’da Roma’da ölen Anton Giulio Bragaglia’nın büyük katkıları olmuştur. Bragaglia’nın İtalya için önemi, Jacques Copeau’nun Fransa’daki tiyatro reformu için taşıdığı önemle karşılaştırılabilir.

1910 yılında fütüristlere katılan Bragaglia, genel olarak fütüristlerle arasında belirli bir uzaklığın bulunmasına özen göstermiştir. Çünkü, Bragaglia, çoğu fütüristlerden değişik olarak geleneksel tiyatronun, çağdaş tiyatronun gelişmesindeki önemi yadsımamakta idi. Bragaglia için “yeni bir tiyatro” demek, gelenekselleşmiş estetik ilkelerin yadsınması demek olmazdı; kendisi daha çok güncel tiyatro reformuna commedia dell’arte’nin, maskeli tiyatro ve halk tiyatrosunun kimi öğelerini de alma çabası içinde idi.

Bragaglia’nın gerçekleştirdiği deneysel fotoğraf çalışmaları, kendini doğrudan fütüristler arasında bulmasına neden olmuştur. Bragaglia, “fotodinamik” olarak adlandırılan tekniği geliştirmiştir. Bu çalışmanın kimi örnekleri 1913 yılında Roma’da sergilenmiştir. Marinetti, bu sergiler için birer giriş yazmıştır. Fotodinamik fotoğraflar, çokyönlü ışıklandırma ya da devinimin doğurduğu kaymalar yardımıyla, nesneleri devinim evrelerinde gösterir. Bir devinim evresinin ardzamanlı anlarının fotoğrafta eşzamanlı olarak gösterilmesi anlamına gelen “dinamik devinim” kavramında, “fütürist duyarlılığın” temel ilkesi olan eşzamanlılık ilkesi anlatımını bulmaktadır. Bragaglia, Haziran 1913 tarihinde, “fütürist fotodinamizm” bildirgesini yayımlamıştır.

Bragaglia’nın Nisan 1916’da kurduğu ve 1922’ye dek yayımlanmış olan Le Cronache d’Attualia adlı dergisi, fütürizm için önemli bir yayın organı konumunda idi. Bragaglia, 1916 yılında kendisinin yönetmenliğini yaptığı Perfido Incanto ( bu filmin dekorlarını Prampolini yapmıştır), Thais ve II mio cadavere adlarında üç film yapmıştır. 1918 yılının sonlarında, uluslararası öncü sanat yapıtlarının sergilendiği ‘Casa d’Arte Bragaglia’ adını taşıyan ilk İtalyan sanat galerisini açmıştır.

İtalya’daki tiyatronun gelişmesi açısından önemli bir olay da, Rama’da Teatro sperimentale degli lndependenti’nin kurulmasıdır (1922). Bragaglia, burada, çağdaş Avrupa tiyatrosundan geniş bir yelpaze sunmakta idi: Apollinaire, Jarry, Pirandello, O’Neill, Brecht, Sternheim, Sahw, Strinberg ve Wedenkind gibi yazarların oyunları sergilenmekte idi burada. Baragaglia, özellikle, fütüristlerin deneysel tiyatrolarına geniş yer vermekte idi. Marchi, Prampolini, Paannaggi, Paldini, Fornari ve Valente gibi önemli fütürist “sahne tasarımcıların” kendi tiyatrosu için kazanmayı başarmıştır. Bragaglia, çoğu kez oyunları yönetmekte idi, böylece (İtalya’nın ilk “teatro stabile”inde), kendi reform düşüncelerini gerçekleştirme olanağını elde etmiştir. Bu, özellikle, yazının tiyatro için önemini azaltmak anlamına geliyordu. “Del teatro teatrale” (1927) başlıklı yazısında, “teyatral bir tiyatro” ile ilgili düşüncelerini dile getirmiştir. Amacı, anlık doğaçlama tiyatro tekniği ile fütüristlerin sahne-tasarımsal öğelerini birleştirmekti.

Bragaglia, tiyatro sahnesini mimari açıdan ele alıp ve boyamış; kulisi kaldırarak, yerine “plastik nesneler” koymuştur. Başka bir deyişle, oyun alanı tümüyle mekân öğeleri ile yapılandırılmıştır. Bragaglia’nın (Appia’dan esinlenerek) getirdiği en önemli yeniliklerden birisi de, değişik yoğunluğu, devinimi, renkliliği ile oyuna katılan ve “psikolojik ışık” olarak adlandırılan ışık yönetimidir. Bragaglia’nın tiyatrosunda özellikle hareketli, çok ince kauçuktan yapılmış “hareketli maskeler” son derece önemli idi. Sahne teknisyenleri onun için en az oyuncular denli önemli idiler; ‘çokkatmanlı sahneyi’ oyuna hazırlayan onlardı; yani, aynı anda oyuna hazır ve yanda platformun üzerine, sahnenin içine, üstüne ve altına monte edilmiş, elektrikli bir mekanizma yardımıyla oyun alanına getirilebilecek altı sahne vardır. Böylece, elde edilmiş olan sahnelerin çok hızlı değiştirilmesi olanağı,”‘teyatral tiyatro”nun “süpriz”ini ve etkisinin kaynağını oluşturmaktadır. Bragaglia, bu “çokkatmanlı sahneyi”! antik tiyatronun sahne tekniklerinden yola çıkarak geliştirmiştir. Teatro degli Indipendenti, 1936 yılında, ekonomik olanaksızlıklar nedeniyle kapanmıştır.

Bragaglia, daha sonra, bazı sahnelerde konuk yönetmen olarak çalışmıştır; 1937 yılında, 1935’te Roma’da kurulmuş olan Devlet Sahne Sanatları Akademisi bünyesinde, Teatro delle Arti’yi kurma girişimlerine öncülük etmiştir. Bragaglia, bu tiyatroyu 1943 yılına dek yönetmiş, bu arada Indipendenti’nin sanat danışmanlığını sürdürmüştür. 1945 yılında UNESCO’ya çağrılmış ve 1957’ye dek İtalya’yı bütün uluslararası tiyatro kongrelerinde temsil etmiştir.

50’li yıllarda çalışmalarının odak noktasının tiyatro tarihi oluşturmaktadır; ayrıca, kendi tiyatro grubuyla birlikte, İtalya ve Amerika’da geziye çıkmış, bütün dünyada konferanslar vermiş ve sahne resminin gelişimiyle ilgili birçok sergi düzenlenmiştir. Bragaglia, 1959 yılında, Associazione Nazionale Registi e Scenografi’nin başkanlığına getirilmiştir. Ayrıca, bu yıllarda, birçok tiyatro dergisi çıkarmıştır.

Ölümünden sonra, Roma’da, Bragaglia’nın çalışmalarını kaldığı yerden sürdürecek bilimsel bir kuruluş olan Cento studı Bragaglia yaşama geçirilmiştir.


Özgün metin: M. Brauneck, “Theater der Futurismus”; Theater im 20. Jahrhundert. . 177-185.


Türkçesi: Mahmut Karakuş


 

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın