Batı’nın Doğu’ya açılışında payına düşeni alan Gürcüstan, Doğu’nun Batı’ya açılışında da payına düşeni alacaktı tabi. 1220’den sonra Moğol akınları başlar. Doğu Gürcüstan, Hülagu sülalesinden gelen Moğol İlhanlılara bağlı bir prenslik haline gelmiştir. Suram sıradağlarının batısında kalan İmeretiya bölgesi, Bagratlı yöneticilerin soyundan gelen prenslerin idaresinde bağımsızlığını korur.
Moğollar bu dönemde Avrupa-Asya ticaretinin oluşumunda da önemli bir rol oynamışlardır. İstanbul Galata’da,Trabzon’da ve Kefe’de etkinliğini gösteren Cenevizlerle sıkı ilişkiler kuran Moğol tüccarları, ticareti öğrenmeye başlamalarıyla sermaye ortaklıkları kurarak, poliçe, çek, banka, borsa gibi kurumları geliştirerek Çin’den Güney Rusya ve Anadolu’ya kadarki çok geniş bir alandaki en önemli yerleri ellerine geçirmişlerdir. Moğollar, bu geniş alanda güvenli, kararlı bir para sisteminin yayılmasına, ticaretten alınan vergilere belirlilik getirmiş, yollarda can güvenliğini sağlayarak ticaret etkinliğini korumuş ve Avrupa-Asya ticaretinin gelişmesinde önemli bir rol oynamışlardır.
1350’lere kadar süren bu dönemde “Moğol barışı Asya’yı kateden yeni yolları Avrupa ticaretine açmıştır.”(1) Bu yaklaşım doğrultusunda, Avrupa’daki kapitalist gelişme olgusundan Doğu’nun etkilenişinin başlangıç süreci olduğu söylenebilir. Ayrıca, ticaret aracılığıyla el konulan artığa dayanan bir siyasal varoluş sözkonusudur.
Moğol denetiminin zayıfladığı yıllarda, “Parlak” lakablı Kral V. Giorgi döneminde (1314-1346) toparlanmaya başlayan Gürcüstan, 1386-1403 yılları arasında Timur’un yaptığı akınlarla tekrar bir karmaşa içine girer. Bundan sonra tek merkeze bağlı Gürcüstan krallığının son kralı I. Aleksandr (1412-1443) olur. I. Aleksandr’ın ölümünden sonra ise, oğulları krallığı küçük prensliklere bölerek aralarında paylaşırlar.
1453’te İstanbul’un alınmasıyla Gürcüstan’ın Batılı Hıristiyanlarla olan bağları zayıflamıştır. 1510’da İmeretiya bölgesi ve başkent Kutays Türkler tarafından alınır. Çok geçmeden İran Şahı I. İsmail, Kartabinia’yı ele geçirir. Diğer yandan, İslam’ın Orta Avrupa’da, Asya’da, Siyah Afrika’da 1552’deki başarıları, Hıristiyanlaştırma politikasını güden Çar Korkunç İvan’ın ordularını, bir buçuk yüzyıldır Moskova’nın ezeli rakibi Tatar hanlığının başkenti ve Altınordu devletinin mirasçısı olan Kazan’a yöneltmiştir. Kazan’ın düşmesi Asya’daki Rus yayılmacılığının başlangıcı olmuştur.(2) Böyle bir dönemde Korkunç İvan ve bazı Moskova prensleri Gürcüstan’daki Hıristiyan krallıklarıyla ilgilenmişlerse de, ülkeyi paylaşan Müslüman kuvvetleri karşısında başarısız olmuşlardır. 1578’de Türkler, bütün Transkafkasya’yı ve Tiflis’i himaye altına almışlardır. Ancak, Türkleri buradan çıkararak, binlerce Hıristiyan Gürcüyü İran’ın uzak bölgelerine süren I. Abbas (1658-1723) olmuştur.
Mukran hanedanına bağlı genel valiler zamanında Gürcüstan’da kısa bir süre de olsa çalkantılar durmuştur. 1658 ile 1723 arasındaki bu süreçte şahlara bağlı olan genel valiler Tiflis’i merkez kabul edip, Gürcüstan’ı buradan yönetmişlerdir. Yaşanan tüm bu istikrarsızlığa rağmen, XVI. ve XVII. yüzyıllarda Rustaveli’nin kurduğu şiir geleneği sürdürülmüştür. Bu geleneği, Teymuraz I (1589-1663), Arçil (1647-1713), Peşangi ve İoseb Saakadze, şiirleriyle temsil etmişlerdir.
Muhrani yöneticilerinin en ünlüsü, 1703-1711 arasında Kartliya’da valilik, 1723’e kadar da fasılalarla krallık yapan VI. Vahtang’dır. Feodal Gürcüstan’ın son döneminin dikkate değer aydını sayılan bu yöneticisi, çıkardığı kanunlarla ün kazanmıştır. Bilgin, şair, eleştirmen ve çevirmen olan Kral VI. Vahtang, aynı zamanda XVIII. yüzyılın ilk çeyreğinde Gürcüstan’da entellektüel yaşamın belirleyicisi olmuştur. Tiflis’te ilk matbaayı kuran Vahtang (1625-1737), bilim adamlarından meydana gelen bir komisyonu Gürcüstan’ın vakayinamelerini hazırlamakla görevlendirmiştir. “Vephis Tkaosani” ilk kez bu matbaada basılmıştır.
Yine bu dönem içinde Gürcü edebiyatına önemli katkılarıyla tanınan ünlü bilgin ve yazarlardan biri de Sulhan Saba Orbeliani’dir (1658-1725). “Lugatçı Sulhan” lakabıyla da anılan Vahtang’ın hocası Orbeliani, “Yalanların Ve Bilgeliğin Kitabı” (Tsigni Sibrdzne Sitsruisa) adlı yapıtı ve Gürcü düzyazısının temellerine örnek olacak “Masalların Bilgeliği” adlı kısa hikayelerden oluşan özgün eserinin yanı sıra, dilbilimin eşsiz kaynaklarından biri olarak kabul edilen “Gürcüce Sözlük”üyle de tanınmaktadır. David Guramişvili (1705-1792) ve Besiki diye anılan Besarion Gabaşvili de (1750-1790) devrin önemli şairleri olmuşlardır.
1722’de Safevi hanedanının çökmesiyle Gürcüstan yeniden Osmanlılar tarafından işgal edilir. Bu sefer de onları Pers hükümdarı Nadir Şah çıkarır. Nadir Şah Kartliya’yı Bagratlıların Kakia sülalesinden gelen Teymuraz’a (1744-1762) verir. Teymuraz’ın ölümünden sonra oğlu II. Erekle, Kartliya ve Kahetiya krallıklarını birleştirir. Merkez Gürcüstan olmak üzere bir Kafkas devletleri birliği düşünü yeniden canlandırmaya çalışır. Kral I. Solomon (1752- 1874) yönetimindeki İmeretiya da Türk hakimiyetinden çıkar.
KAYNAKLAR
(1). Bernard, J. (1971), “Trade and Finance in the Middle Ages”, Akt: Y. S. Tezel, Toplum Ve Bilim Dergisi, Sayı: 3, S. 26, 1977.
(2). A. Bennigsen – C. L. Quelquejay, “Üçüncü Dünyacı Devrimin Babası- Sultan Galiyev”, Çev: E. Akbulut- T. A. Şensılay, S. 18, Sosyalist Yay., 1995.
E-Kitap: Bir Toprak… Bir Tarih… Bir Şair: Mayakovski – Yiğit Tuncay
İçindekiler
- Gürcüstan ve Gürcü Halkı
- Gürcü Yazınının Doğuşu ve Gelişimi
- Stratejik Noktalar
- Bir İleri İki Geri
- Barbarlar ve Şarkiyatçılık
- Terra İncognita
- Yayılmacılık
- Bölge Sorunu ve Yayılmacılık
- Romantizmin Ruhu Üzerine
- Romantizmin Maddesi Üzerine
- Romantizmin Etkileri Üzerine
- Rus Aydınlanması 1
- Rus Aydınlanması 2 (Antik Yunan Dünyası)
- Rus Aydınlanması 3
- Öznelci – İdealist Bir Çığlık: Dışavurumculuk
- Mayakovski ve Fütürizm
- Pantolonlu Bulut